Sait Çamlıca

Sait Çamlıca

Muhafazakar medya yöneticilerine…

Muhafazakar medya yöneticilerine…

Birkaç yıldır, yazıp yazmama konusunda tereddüt ettiğim bir konuydu bu. Ancak yazmak zorunda olduğum kararına vardım. Kimileri bana çok kızacak bu yazı için, kimileri küsecek. Kimileri beni yanlış anlayacak, kimileri anlamak istemeyecek. Mevlana’nın “Kilimi dövene kızmayın. Onun amacı kilimi temizlemektir” sözünde anlatmak istediği niyetle kaleme aldım bu yazıyı. Bu bakış açısıyla yazımı okuyanlar, bana hak verecektir.

Ergenlik çağında iki kızıyla sinemaya giden bir arkadaşım, yaşadığı korkuyu bana anlatınca, bu konuyu mutlaka yazmak zorunda olduğuma karar verdim. “Sağımda 15 yaşındaki kızım, solumda 13 yaşındaki kızımla sinemaya gittik. Birlikte izleyebileceğimizi düşündüğümüz bir film seçtik. Filmin başladığı andan biteceği zamana kadar, ben hep bir korku ile izledim. ‘Ya şimdi ahlaksız bir sahne çıkarsa?’ endişesiyle filmi seyrettim. Allah’tan korktuğum başıma gelmedi. O günden sonra bir daha kızlarımla sinemaya gitmeye cesaret edemedim.”

Arkadaşım bana bunları anlattıktan sonra, bizim medyamızın neden üretemediği üzerine uzun uzun konuştuk. Ben biliyor ve inanıyorum ki, benzer sıkıntıları, ahlaki hassasiyetleri olan birçok anne baba yaşıyor. Bu hassasiyeti taşıdıkları için, neredeyse bütün cemaatler, kendi televizyon kanallarını kurdular. O cemaatleri seven insanlar para verirken tereddüt bile etmediler. O Tv Kanallarını yönetenler, ellerine verilen imkanı yeterince değerlendirebiliyor mu?

Televizyonların hepsinde yeni yayın dönemi başladı. Maalesef yine gayri ahlaki ve gayri İslami olan yayınlar öne çıkıyor. Bundan yirmi sene öncesi olsa, “Müslümanların bir Televizyon kanalı yok ki adam gibi yayınlar izletsinler millete” derdik. Ancak bugün bunu söyleyemiyoruz. Çünkü İslami hassasiyetlerle kurulmuş, birçok Televizyon kanalı var.

Maalesef BİZİM Televizyon kanallarımız ucuz, basit programlarla zaman geçiriyor. Sürekli eski Türk filmleri yayınlayanlar, sürekli aynı dizilerin tekrarını yayınlayanlar, belgesel kanalıymış gibi yayın yapanlar, kurum ahlakıyla hiç alakası olmayan insanlara ve programlara saatlerce zaman ayıranlar, para karşılığında konuk alıp, basit ürünlerin reklamlarını saatlerce yayınlayanlar var. Ben bu yayınları gördükçe sinirleniyorum.

Daha çok izleyiciye ulaşma adına yapılan “taklit” programları, kurum yöneticilerinin “fikir dünyasının” ne kadar sığ olduğunun en büyük kanıtıdır.

Televizyon şeytanın icadı!

“Televizyon şeytanın icadıdır. Evinize sokmayın!”cümlesini, birçoğumuz duyduk çocukluk yılarımızda. Çocukken ahlakımız bozulmasın diye ailelerimiz eve televizyon almazdı. Ancak o dönem, ahlakımız bozulmasın diye bize izlettirilmeyen o eski Türk filmleri, her hafta Kanal7, Samanyolu TV gibi BİZİM camianın büyük ve güçlü kanalları yayınlanıyor.

Bir zamanlar meşhur hatiplerimiz, “Beni bir saat Televizyonlarda konuştursunlar, idam edilmeye razıyım” diyerek, medya sektöründe söz sahibi olmanın önemini vurgular, kalabalık kitlelere kendilerini dinletemedikleri için, şehir şehir, cami cami dolanıyorlardı. Bugün, İslami ve ahlaki hassasiyeti olan insanların kurduğu / yönettiği onlarca Televizyon kanalı var. Ancak bu imkan gerektiği gibi kullanılamıyor maalesef.

Ben yapamam!

“İyisini biliyorsan gel sen yap!” demeyin boşuna. Ben yapamam! Çünkü ben ve benim yaşıtlarım “Televizyon şeytanın icadıdır” telkinleriyle büyüdük. Ben senaryo yazamam, ben film çekemem. Ancak elimde yetki olsa bunu yapabilecek olan insanlara fırsat verip, ellerinden tutardım en azından. Yol yapamasam da, yol verirdim yapabilecek olanlara.

Bu işlere hevesli, becerikli, donanımlı gençleri tespit etmek için ödüllü yarışmalar düzenlemek gibi projeler üzerine çalışırdım.

Ellerinizde yetenekli gençleri nasıl harcadığınızı buraya yazarak, kimseyi mahcup etme derdinde değilim. Asgari ücretle çalıştırdığınız, sigortasını yatırmadığınız elemanlar, gemiyi terk etmek için fırsat kolluyor. Gemiyi terk etmek için fırsat kollayan insanların, proje üretmesini beklemeye hiçbir yöneticinin hakkı yoktur.

Paranız mı yok?

Sakın “Paramız yok! Bu işler için çok büyük bütçeler gerekiyor” demeyin. Bu işleri yapmak için büyük para değil büyük ufuk gerekiyor. Direksiyonun başına ehil insanları geçirmediğiniz sürece bahane üretmeye devam edersiniz. İyi bir proje, iyi bir senaryo, iyi bir yönetmen, iyi oyuncular, iyi pazarlama… Tüm bunların olduğu yerde para en son konuşulur. Koskoca televizyonu kurmak için bu millet size nasıl destek verdiyse, sizin üreteceğiniz kaliteli projelere de destek verecektir.

Mahsun KIRMIZIGÜL sizden daha mı zengin? Çektiği filmlerle kendisinden bahsettirmeyi başarmak için büyük paralar harcamadı. Beyaz Melek adlı filmi, herkes ailesiyle oturup seyredebilir. Yaşlılara gösterilmesi gereken hürmeti, bu kadar güzel bir şekilde ifade edebilmesini, şahsen takdir ediyorum. Milletimizde gösterdiği ilgi ile takdirini gösterdi.

İslami camiadan para toplayarak kurulmuş olan TV Kanallarını yöneten, o kanallardan maaş alan yöneticilere, son bir soru sorarak yazımı bitireceğim.

Sahi, sizin evlatlarınız, sizin yönettiğiniz Televizyon kanallarını izliyor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sait Çamlıca Arşivi