Erdoğan Kaya

Erdoğan Kaya

Sevmesek de Okuyoruz

Sevmesek de Okuyoruz

   Yani hiç sevmesek de öyle yazarlar var ki, kendisini okutmayı biliyor. Bunların başını kim çekiyor desem, önceliği Emin Çölaşan ve Hıncal Uluç. Emin Çölaşan’ı düşüncelerime ters ve inançlarıma saldırdığı için sevmiyorum desem yalan olmaz. Hıncal Uluç’u da Fenerbahçe düşmanı olduğu için sevmiyorum.

        Bir yazarı sevmeseniz de kendisini okutup takip ettiriyorsa gerçek yazar odur. Peki, bu söylediğim yazarların bana kişisel olarak bir zararı var mı yok. Sokakta pazarda karşılaşsak ne onlar beni nede ben onları tanırım. Belki de insan olarak iyi bir insandırlar, ama yazılarındaki fikir ve düşüncelerini beğenmemek ister istemez insanda sevimsizlik yaratıyor.

       Ben Çölaşan’ı sevmiyorum diye başkaları da sevmiyor demek değil, elbette sevmeyeni kadar seveni de var. kişinin birisini sevmemesi umumun sevmediği anlamını taşımaz. Bir insanı herkes seviyorsa onda yanlışlık var demektir. İşte sevmediğiniz insanı bazen zoraki okursunuz, bugün ne yazdı diye mutlaka merak edersiniz, yazarlığın en iyi tarafı budur.

       Hıncal Uluç iyi bir Galatasaraylı ama onu bazen Galatasaraylılarda sevmiyor. Ben bir Fenerbahçeliyim zaman zaman bizim takım aleyhinde kızdıracak derecede yazılar yazıyor bende ona tanımadığım halde yazılarından dolayı kızıyorum. Kızsam da mutlaka onu okuyorum.

       Bu arada severek okuduğumuz yazarlar yok mu elbette var. Bir Fehmi Koruyu, bir Mustafa Karaliyi, Yavuz Donatı, Taha Akyol, bir Vakkasoğlu gibi burada sayamayacağım benim gibi düşünen yazarlar var onları da elbette okuyorum. Onlar benim gibi düşüncelerime tercüman oluyorlar. Ama onları da sevmeyen insanlar yok mu elbette var. Kendisi gibi düşünmeyenlerde onları sevmez.

        Birde hiç okumadığınız hatta yazılarına göz bile atmadığınız yazarlar var. Bunlar suya sabuna dokunmazlar, günü birlik yazılar yazdıkları için gözede batmazlar. Fikir üreten ve fikri olan yazarlar daha çok göze batarlar ve okunurlar. Yazar okunmuyorsa boşa yazan bir yazar demektir.

       Malumunuz Aksaray da da benim gibi yazarları seven var sevmeyen var. Köşe yazarı herkesin her gün beğeneceği yazıyı yazamaz, yazmazda. Yanlışları görüp eleştirseniz eleştiriyi yaptığınız kimse veya onun sevenleri size kızar.  Bazen güzel gördüklerinizi takdir edip övücü bir yazı yazarsan sana sempati duyarlar. Ama eleştirdiğinde tepki aldığın kadar övdüğünde de kimse teşekkür etmez.

      Ben biliyorum ki, bazen çok samimi olduğum dostları bile eleştirmemden dolayı bana kızdıklarını. Gazetecilik işte budur, konu mankeni olmazsanız seveniniz kadar sevmeyeninizde olur..

        Bana birçok mail geliyor burada yazılarım ile ilgili yorumlar yapılıyor. Bunların içinde yazdığım yazıları takdir edenler çoğunlukta olmakla beraber. Bazen yazımın içeriğini okuyup yazdığım konuya bir yorum bulamayan zavallılar şahsımla ilgili iftira ve saldırılar yapıyorlar. Tabi bunu yazarken isim yazmadan sahte isimlerler yorumlar yapıyorlar, bunlara cevap verme gereği bile duymuyorum.

         Hatta bana sen okunacak adam mısın diye yazanda oluyor, biliyorum ki benim sevmediğim yazarları istemeyerek okuduğum gibi bana böyle mesaj atan kimse beni sürekli takip etmese o yorumu yazar mı? Bende Aksaray da bazen istemeyerek okunan yazarlardan birisiyim.

        Benimde düşünce ve fikrim var, elbette ot değilim o düşünce ve fikirlerimi savunacağım. Ama bu demek değil ki, bunu yaparken haksızlıklara da göz yumacak değilim. Benim nefsimi okşayan o kadar gelen mailler var ki bunları hiçbir zaman okurlarla paylaşmadım.  Telefonumda hala kayıtlı ramazanda alkol satan tesisin hizmetlerini niçin övüyorsun diye tenkit edende var.

      Uzun lafın kısası sevenlerimizde sevmeyenlerimizde bizi takip ediyorsa demek ki bir şeyler yazıp çiziyoruz demektir. Bundan dolayı kıskananlarımızda elbette olacak, kıskançlar kıskançlıklarını hakaret şeklinde değil de tatlı bir rekabet şeklinde sürdürürlerse daha güzel şeyler ortaya çıkar.

      NOT: “ Mahallede şenlik’e ayar verilmeli” yazımdan dolayı oyunun organizatörü dün beni arayıp sitem etti. Yazının tamamını bir kenara bırakarak oradaki sadece kıvırma cümlelerinden anan kiminle kıvırıyor cümlesine takılmış. Burada benim hassasiyetim küçücük çocukların hem de kız çocuklarının kıvırma mizanseninde kullanılması. Kıvırma cümleleri yerine başka sözcükler kullanılması gerektiğine işaret ederek, Ramazan ayına uygun olması için sadece uyardım. Konu bundan ibaret.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Erdoğan Kaya Arşivi