Geçmişte de bu konularda yazılar yazmıştım ama ne hikmetse bir türlü öncülük edip Müslümanları yazacağım yanlışlardan bir türlü uzak tutmayı sağlayacak babayiğit çıkmadı. Birincisi cenaze, sonrası kurulan sofra ve bidat adetler. Diğeri ise düğünlerdeki nahoş tellallık ve çirkin adetler. Örf, adet ve bidatler dinin önüne çıkmış. Ben bugün cenaze ile ilgili tespit ve taleplerimi yazacağım yarın düğünlerdeki yaşananları.

       Bu iki gün üst üste yazacağım yazıları Müftü Bey okurda ramazan öncesi Cuma günü dinimizin gereği ve emirleri bizlere neler emrediyor halkımıza anlatırlarsa sevinirim. Sayın Müftümüzün geldiği yerlerde de bazı adetleri kaldırdığını kendisinden dinlemiştim. Umarım bu yazımı da ayet ve hadislerle Cuma günü halkımızı aydınlatarak paylaşırlar.

       Efendim malumunuz cenazelerimiz oluyor, cenaze daha kalkmadan cenaze yakınları cenaze sonrası taziyeye geleceklere neler yedirip içirecekleri telaşına kapılıyorlar. Cenaze sahipleri cenazesi ile mi meşgul olsunlar yoksa gelen gidenleri ağırlamakla mı?

      Sanki düğün yâda bayram yapıyormuşuz gibi işin yemesi içmesi ile meşgul oluyoruz. Bizim öğrenciliğimizde cenaze sahiplerinin evlerine hatim okumaya giderdik. Ama cenaze evinde hiç ocak tütmez tencere kaynamazdı. Yani cenaze evinde on gün yemek pişmez çevredeki komşuları ve yakınları misafirleri ağırlardı. Ya şimdi ne oluyor adam derdine ve acısına yanmadan geleni gideni ağırlamakla derdine yanacak zaman bulamıyor. Bu çok yanlış ve doğru bir adet olmadığı gibi dini bir emir olmadığına inanıyorum.

        Hadi cenaze sahibinin durumu iyi değil adam gelene ne verecek? Nasıl onca insana kıymalı veya yemek versin? Cenaze insanlara sanki bir külfet olarak kalıyor, çevre baskısından elinde olmayanlarda borç harç yemek veriyorlar.

       Aynı gün devir diye bir adet var, ne kadar sakat ve dilenci varsa cenaze sahiplerinin evlerine üşüşüyorlar ve devrine oturuyorlar. Adamın günah ve namazlarını fakir ve aklı yerinde olmayanlara satıyorlar, böyle bir devir konusu var mı öğrenmek istiyorum ben çok fazla detaylı bilgi bulamadım.

         Hemen cenazenin üzerinden 40 gün geçtikten sonra kırkını okutma diye bir adet var. Yine mevlit ve yemek yedirmeye insanlar mecbur ediliyor. Eğer yemek vermezse adamın arkasından anasının babasının kırkını yedirmedi dedikoduları ortaya atılıyor.

       Bununla kaldık mı hayır hemen 52 gecesi diye bir gece icat olmuş yine yemek vermeler vesaire. Cenaze sahipleri her halde yaşlılarının da ölmemesini isteyecekler. Böyle bir adet ve bidatler insanların arasına sokulmuş cenaze sahipleri ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Ben bunların dini emir değil bir adet hatta yemek yiyicilerinin çıkardığı bir kural olarak görüyorum.

       Hele bir adet var ki, mevlidi nebevi okutmazsan yandın. Hâlbuki mevlit Peygamberimizin doğumunda Süleyman Çelebi Hazretlerinin peygamberimize yazdığı bir şiirdir. Ama gelin görün ki, mevlit Kuranın önüne geçmiş Kuran yerine herkes mevlit okutuyor. Bunu yapmak yerine geçmişinin arkasından bir hatim indirtip dua okutması daha eftaldir.

        Ama gelin görün ki, hoparlörlü hocalarımız türedi ekip olmuşlar ha bire cenaze sahiplerini mevlit okutup sebeplenmeye devam ediyorlar. Mevlit yerine kuran okunması daha çok sevaptır.

       Sevgili müftü Beyden bu konularda halkımızı aydınlatmasını istiyorum. Bidatler din diye içimize girmiş sayın hocam. Hele birde düğünlerimiz var inanın düğün demeye bin şahit ister. Yarında bunu yazayım bunu da okuyup birlikte aydınlatma yaparsanız sevinirim.