Bu esnada ilginç konuşmalar yaşarız. Suçluda olsak suçluda olmasak mutlaka polise itiraz ederiz. Hata direksiyonda isek bu diyaloglarımız bir kat daha artar, hatta amma da polisi atlattık deriz. Bazen de polis halinize bakar gülüp geçer, tıpkı şu anlatacağım fıkradaki gibi;

Yol kontrol eden polis memuru lüks bir cipi aşırı hız nedeni ile durdurur.

Polis memuru; “beyefendi aşırı hız nedeni ile size ceza yazmak durumundayım” der.

Adamın yanında oturan çok çirkin itici bir bayan, paslı dişlerini sırıtarak polise der ki; “ ben çok söyledim yavaş gidin diye ama beni dinlemedi” der.

Polis memuru adamın kulağına eğilerek sorar; “ bu hanım eşiniz mi” der. Adam asık bir suratla dişlerini gıcırdatarak evet anlamında başını sallar.

Polis memuru yazdığı cezayı yırtarak; “ sen zaten cezanı bulmuşun buyurun yolunuza devam edin” der.

Bir gün vilayetin önünde Avrupacı kardeşimiz yolun ortasına aracını durdurmuş yoldan geçen bir tanıdığı ile sohbet ediyor, yolda trafiğe tıkanmış. Karşıda nöbetçi trafik polisi şoföre müdahale etmez mi, yolda o kadar aracın yolunu kesip trafiği engellediğini söyler.

Bizim Avrupacı hemen, “ memur bey ne olmuş yani iki dakika şurada laflıyoruz pardon” demez mi?

Canı sıkılan polis memuru; “ al şu sırtımdaki yeleği sana vereyim bende senin direksiyonuna geçeyim ne yaparsın. Avrupa da şu durumu yapabiliyormusun” der.

Bizim şoför lafı kondurur; “ özür dilerim memur bey ama burası Türkiye” der.

Gördünüz mü memleket sever hemşerimizi, ilin gevuruna esas duruşta dururken bizim memurla dalga geçer.

Kırmızı ışıkta geçen sürücüyü polis çevirir; “ ehliyetinizi ruhsatınızı verirmisiniz” der.

Şoför yarı sarhoş numarası ile, “ arkadaşın evinde birkaç kadeh almıştım her halde evrakları orada onutmuşum memur bey” der.

Durumu araçtaki ekip amirine ileten polis memuru amirine bakmasını söyler.

Aracın yanına gelen ekip amiri şoförden evrakları ister, şoför evrakları bir şey olmamış gibi verir.

Amir bu sefer seni alkol kontrolüne tabi tutacağım diyerek kontrol eder, adamda alkol çıkmaz.

Şoför hemen amire lafı kondurur, “senin memur herhalde bugün biraz çakır keyifli, şimdi birazdan benim kırmızı ışıktan geçtiğimi söylerse hiç şaşırmayın” der.

Böyle bir garip sürücülerimiz tıpkı yavuz hırsız misali.

Bir gün bana gazeteci arkadaşlarımızdan birisi; “ abi ara sıra senin adını telsiz soruşturmalarında duyuyoruz bir durum mu var” dedi. Bende hayır yok dedim, bir müddet sonra tekrar sordu.

Geçtiğimiz pazartesi günü olayı çözdüm, kurşunlu cami yanından üç sefer geçsem birinde evrak kontrolü yapılmasına özellikle durduruluyorum. Bende bunu gayet normal karşılıyordum.

Bu sefer aklıma arkadaşların sorusu geldi, burada belli başlı araçtan sonra bir araç durdurularak sorgulama yapılıyormuş. Polis memuruna sordum;

“Ben bu yoldan ne zaman geçsem özellikle durduruluyorum, arabamın önünde basın yazısı olduğu halde. Siz bu sorgulamayı telsizle mi yapıyorsunuz, birde evraklarıma bakın verin aranan insan değilim tanınan bir insanım neyimi sorguluyorsunuz” dedim.

Polis memuru; “beyefendi aracın kamyonet onun için sorguluyoruz, evet sorgulamayı telsizle yapıyoruz” dedi.

Telsizi sadece polislerimiz dinlemiyor, birçok kişiye telsiz vermişiniz benim ismim geçince öyle ya tanınan insanız gazetecisinde var, onda var, bunda var, herkes dinliyor. İnsanlar bir suçlu gibi lanse ediliyor bunu çok yanlış buluyorum doğruda değil, kişi haklarına da aykırı. Nasıl polis şahıs aracına giremiyorsa bunu da yapmamalılar.

Polis vatandaş fıkra ve esprileri yapmak istedim bugünde sürçü lisan yaptı isem af ola. Polislerimizi seviyorum, onlar bizim her şeyimiz.