Mehmet Emin Parlaktürk

Mehmet Emin Parlaktürk

Sıkça Yapılan Bir Dua ve Düşündürücü Bir Tahlil!

Sıkça Yapılan Bir Dua ve Düşündürücü Bir Tahlil!

-Allah Sonumuzu Hayreylesin-

Hemen hemen hepimizin sıkça söylediği bir cümle olan "Allah cc. hepimizin sonunu hayreylesin" ifadesi, aslında bir temenni ve duadan ibarettir kuşkusuz.

Fakat sonumuzun hayır veya şer olması biraz da bize bağlı değil mi?

'Birazdan kastım, orandaki azlık değil, burada kulun dahlini, etkisini vurgulamak içindir.

Yoksa, burada ne Allah'ın varlığı devre dışı bırakılabilir, ne de kulun iradesi yok sayılabilir!

***

Mutlak (küllî) iradeyi yaratan şüphesiz ki Allah Teâlâ'dır.

Kuluna, iradeyi ve o iradeyi kullanma gücünü ve yetkisini veren de Yüce Allah'tır!..

Şöyle düşünelim;

Allah (cc) insana irade vermeseydi, vermeyebilirdi değil mi?

Bu konuda O'nu kim zorlayabilir ki?!

Yine Allah Teâlâ, insana iradeyi kullanma gücünü ve yetkisini vermeseydi, insan bunu nasıl kullanabilecekti?!

Demek ki, Allah'ın varlığı, mutlak iradesi ve olaylara dahli, her zaman vardır ve hep devrededir.

Çünkü, yaratan, güç-kuvvet veren, imkan ve fırsat tanıyan bizzat Allah Teâlâ'dır.

İnsanın yaptıkları ise, bu fırsat ve imkanları özgür iradesiyle (olumlu veya olumsuz yönde seçim yaparak tercihini) kullanmaktan ibarettir.

Kısaca, kul ister, Allah yaratır.

Aksi olsaydı, kul iradesinden asla söz edilemezdi!

İnsanın hiç etkisi, yetkisi, dahli olmasa, iradesini özgürce kullanmasa, seçimini yapmasa, bilerek veya isteyerek hareket etmese, ahirette ne diye sorumlu tutulsun ki!?

Kur'an-ı Kerim, İnsanın kendi yaptıklarından sorumlu tutulacağını ifade eden ayetlerle doludur.

***

İnsan, dünyada kendisi için yazılan seçeneksiz bir senaryonun zorunlu oyuncusu değildir, olamaz.

Böyle olsaydı, "Ben iradem dışı yazılan bir senaryoyu oynadım, bu senaryo bana ait değildir, dolayısıyla ben bu oyunda yaptıklarımdan sorumlu tutulamam" deme hakkına sahip olurdu.

İşte bunu dememek için, Allah kullarına çok çeşitli seçenekler, senaryolar ve yol haritaları göstermiştir.

Yine Yüce Allah, büyük bir rahmet olarak bizlere kendi kitabında "hidayet yolunu" bizzat tarif ederek seçtiği ve onayladığı yolu göstermiştir.

Dünyada insanın önüne konulan bütün seçenekler; insanı ya mutluluğa götürecek, ya da felakete sürükleyecek yapıdadır.

Başka bir ifadeyle, insanın seçimine göre yapacağı, onu ya cennete girdirecek, ya da cehenneme sevk edecektir.

Yani, cenneti de, cehennemi de seçme hakkı bu dünyada insanın eline verilmiştir.

Cennet'e gitmek isteyen insan, cennetlik söz ve eylemlerde bulunur; cehenneme gitmek isteyen de, cehennemlik işler yapar.

Sonuçta, insan daha bu Dünya'da iken, cennete mi yoksa cehenneme mi gitmek istediğine bizzat yaptıklarıyla yine kendisi karar vermektedir.

Böylece, insan burada cennetini de cehennemini de kendi elleriyle inşa etmektedir.

Zaten, insanın ahiretteki sorgulaması da bu yönde olacaktır.

***

İşte, "Allah, sonumuzu hayreylesin" derken, kula düşen; yaptığı bu duanın gereğini yerine getirmekten ibarettir.

Bu da, hayra talip olup onu gerçekleştirmekle mümkündür.

Allah, zaten iyilikten, hayırdan, güzelden yanadır.

Zira, Allah iyilikleri emretmekte, kötülükleri yasaklamaktadır.

O, hep hayrı murat eder, asla şerri murat etmez.

Onun için Allah, hayrı kendisine, şerri de insanlara nispet etmiştir.

Bizler, Müslümanlar olarak hep dua ederiz.

Ama aynı zamanda bu duaların gerçekleşmesi için gereğini de yapmaya çalışırız.

Bu sebeple, "Allah sonumuzu hayreylesin" duasıyla beraber, o hayır için ne gerekiyorsa onu yapmak için uğraşırız.

Yapmaya gücümüz yetmiyorsa, yapma niyetimizi ve irademizi sürdürürüz.

Sonuçta Allah'ın yardımını, nusretini bekleriz.

Böylece, hayrın gerçekleşeceğine inanırız.

Bu inanç ve eylemimiz, inşallah sonumuzun da hayır olmasını sağlamış olacaktır.

"Allah, sonumuzu hayreylesin."

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Parlaktürk Arşivi