Mehmet Emin Parlaktürk

Mehmet Emin Parlaktürk

2025 Yılı: Bireysel ve Toplumsal Hesaplaşma

Bu zaman diliminde insanın kendisi, ailesi, milleti ve vatanı adına neler yaptığını ya da neleri yapmadığını sorgulaması gerekir. Geçmişin muhasebesi yapılmadan geleceği sağlıklı biçimde planlamak mümkün değildir.

2025 yılını bugünden başlayarak bir film şeridi gibi geriye sardığımızda; pek çok doğru ve güzel işin yanında, yanlış ve çirkin davranışların da yaşandığını görürüz. İyiliklere sevinirken kötülüklere üzülürüz. Ancak asıl dehşet verici olan şudur: Yapılan kötülüklere sevinmek, ahlaksızlıklara ve haramlara göz yummak; dahası bunları teşvik ederek yaygınlaşmasına zemin hazırlamaktır.

Yanlışta ısrar etmek ve kötü davranışları süreklilik hâline getirmek, ilahî gazaba sebep olur. Hayat, anlamsız bir var oluş; ölüm ise sonu hiç olan bir yok oluş değildir. Aksine hayat, hayırlı faaliyetlerin gerçekleştirildiği bir imtihan alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığını bulacağımız ebedî âleme geçişin dönüm noktasıdır. Bu noktaya gelmeden önce ömrün muhasebesini yapmak, akıllı ve sorumlu insan olmanın gereğidir.

“Muhasebe” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 97 yerde geçmektedir. Nitekim bir ayette:
“İnsanlar, sadece ‘inandık’ demekle, hiç imtihan edilmeden başıboş bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebût, 2)
buyurulurken, başka bir ayette ise şöyle uyarılır:
“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin gerçekten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minûn, 115)

İnsanı değerli kılan ve varlığına anlam kazandıran şey, görev ve sorumluluk bilincidir. İnsanın yaratılış amacı bellidir ve hayatını bu amaç doğrultusunda sürdürmelidir. Bu bilinçten uzak yaşayan kişi, insanlık değerini zedeler. Çünkü ilahî sorumluluktan kaçmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kurtulmak mümkün değildir. Öyleyse hesabı bugünden yapmak zorundayız.

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur:
“Kıyamet gününde insanoğlu, şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdin? Gençliğini nerede yıprattın? Malını nereden kazanıp nerede harcadın? Bildiklerinle nasıl amel ettin ya da etmedin?” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 1)

Hz. Ömer’in şu sözü de bu gerçeği pekiştirir:
“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin; tartılmadan önce amellerinizi tartın.”

Şüphesiz herkes kendi amel defterini doldurur ve yalnızca kendi yaptıklarından hesaba çekilir. Nitekim Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.” (En‘âm, 164)

Unutulmamalıdır ki; birlikte yaşadığımız bu ülkede hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Birimizin yaptığı yanlış ve olumsuzluk, diğerlerinin hayatını da etkiler. Bu nedenle bireysel muhasebemizi yaparken, çevremizde olup bitenlere karşı da duyarlı olmalı; yanlışlara karşı birbirimizi uyarmalıyız. Bu sorumluluk, hepimizin ortak görevidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Parlaktürk Arşivi