Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Bir Yılı Daha Geride Bırakırken Düşünmemiz Gerekenler

Değerli kardeşlerim bir yılı daha geride bırakarak yeni bir yıla başlamış bulunmaktayız. Öncelikle bizlere sağlık, sıhhat, âfiyet ve birçok nimetler veren âlemlerin, zerreden kür reye her şeyin sahibi Allah (c. c.)’a sonsuz hamdü senalar olsun. Bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla başlarken, kâr da mı yoksa zararda mı olduğumuzu düşünmemiz gerekmektedir. Müslüman, nefs muhasebesini hiç bir zaman ihmal etmemelidir. Her zaman nefsimizle hesaplaşarak, hayatımızı güzel ahlak sahibi olarak yaşamakla yükümlüyüz. Biliriz ki, nefs muhasebesinin ihmali, iflasın işaretidir.

Günlük hayatımızda ehemmiyetsiz kabul ettiğimiz birçok şeyi planlayıp hesaplamak suretiyle gerçekleştirmekteyiz. Bunu bir örnekle ile izah etmek gerekirse: Küçük bir ticarethane sahibi bile elindeki sermayeyi, borç ve alacak dengesini korumak için sürekli muhasebesini yapar. Bunu asla ihmal etmez, bilir ki hesabın ihmali, iflasın işaretidir. Ne garip tecelli ve ne acı hakikattir ki, sınırlı olan dünya hayatı için hesaplar yapan bizler, anlaşılmaz bir gafletle nefs muhasebesini terk etmekteyiz. Üzerimize düşen görevlerin mesuliyetini idrak ederek, Müslümanca yaşamaya gayret etmeliyiz. Nefs muhasebesini asla ihmal etmemeliyiz. Müslüman olarak nefsimizi; nefsi emmare, nefsi levvame, nefsi mülhime derecelerinden kurtararak en azından nefsi müdmainne ve daha üst mertebelere; nefsi raziye, nefsi marziyye, nefsi kâmile derecelerine ulaştırmak için çalışmalıyız. Gerçek olan ebedi hayatta, gerçek bir kurtuluş istiyorsak, içimizdeki en büyük düşman olan nefsimizin istek ve arzularından uzak durup, Rabbimizin Rızasını kazanacak Salih amelleri hayatımıza hâkim kılmalıyız.

İmtihanda bulunduğumuz dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz. Önemli olan her zaman nefs muhasebemizi yapmalı, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeli, kulluk görevimizi daha iyi yapmak için gayret sarf etmeliyiz. İmtihanda olduğumuz bu dünya hayatın da geçen her günümüzü ve yılımızı hakkıyla değerlendirebildik mi? sorusuna cevap aramalıyız. Boşuna geçen günler ve yıllarımız için üzülmeli, Nasuh bir tövbe ile hayatımızı hakkıyla değerlendirmeye gayret etmeliyiz. Kâinat ve bu bütünün parçalarını teşkil eden, zerreden kür reye bütün mevcudat bir hesap ve dengeler manzumesidir. Gökyüzünün uçsuz bucaksız bir şekilde direksiz oluşu, güneşin ve diğer gezegenlerin asla hata kabul etmeyen milimetrik hesaplara dayanması, yoktan var eden, güç ve kuvvet sahibi Rabbimizin varlığını aşikâr göstermektedir. Kâinattaki her şey, Allah (c. c)’ın yaratmış olduğu mükemmel eserlerdir. Dünyevi ticaretimizde hesap yaptığımız gibi uhrevi ticaretimiz içinde; Allah (c. c.)’ ın huzurunda hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekerek hayatımızı yaşamalıyız.

Âyet-i Kerîmelerde: “(Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yunus Sûresi âyet:53) “…Nefislerinizi temize çıkarmayınız.” ( Necm Sûresi âyet:32) “Eğer biz bu Kuran’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, muhakkak ki o dağı Allah (c.c.) korkusu ile boyun eğmiş, parçalanmış görürdün” (Haşr Sûresi âyet:21) buyurulmaktadır. Bu hitapların muhatabı olan bizler niçin mesuliyetimizi idrak ve vazifelerimizi ifa hassasiyetini göstermiyoruz? Acaba güvendiğimiz bir makam ve merci mi bulduk? Allah (c. c.)'tan başka, hiçbir makam, mevki ve merci bizleri kurtaramaz. Allah (c. c.)' ın rızasını kazanabilmemiz için amellerimizin İslam’a uygun, güzel ameller olması, gerekir. En büyük mücadele nefisle yapılan mücadeledir. Geçen her günümüzü gereği gibi değerlendirebildik mi diye düşünmemiz gerekirken, maalesef birçok kardeşimiz boşa geçen günleri, yılları için üzüleceği yerde, oyun, eğlence anlayışı içinde iyi ki bir yılım daha geçti diyerek kutlayabilmektedir. Bu durum tam bir gaflettir.

Hz. Ömer (r. a.)’ın “Bugün Allah (c.c.) rızası için ne yaptın?” sorusunu her gün kendimize sormalı, ölmeden önce ölmeli ve hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeliyiz. Kendimizi hesaba çektiğimizde, yaşayışımızı Allah (c.c.) ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin istediği ölçülere uygun buluyorsak, iyi yoldayız devam etmeliyiz. Bu tavır ve davranışlarımızla imtihanda başarılı olduğumuzu düşünebiliriz. Ancak yaşayışımız Kur’an ve sünnet ölçülerine uymuyorsa; o zaman kendimizi, hüsrana uğramaktan ve cehennem ateşinden korumak için hesaba çekmeliyiz. Çünkü imtihan hala devam ediyor. Bu güne kadar noksanlıklarımız, hatalarımız olabilir. Ama önemli olan onların farkına varıp, kesin bir pişmanlık ve tövbe ile yanlıştan dönülmeli, hayatımıza iyilik hâkim olmalıdır. “Kal ehli olmaktansa, hal ehli olmak” tercih edilmelidir. Yani çok söz söylemektense, yaşantımız ve davranışlarımızla iyi örnek olmalıyız. Eğer gerçekten söylediklerimizi davranışlarımızla bütünleştiriyorsak o zaman en güzel ve güzide bir konuma sahip oluruz. Hayatımızı her zaman Kuran ve Sünnet'e uygun olarak yaşamakla yükümlüyüz.

Nefsimizle gerçek anlamda her an hesaplaşmalıyız. Müslüman'a yakışmayan davranışlardan kaçınıp, İslam'a uygun bir hayatı yaşayanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.

Bu yazı toplam 1149 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.