Ömer Lütfi Ersöz
Kaza ve Kader İnancını Doğru Anlamalıyız
İnsanlığın başlangıcından bu yana en çok konuşulan, en çok tartışılan, en çok yanlış anlaşılan kavramlardan biridir. Kimi zaman hayat bizi zorlayınca “kaderim böyleymiş” diyerek sorumluluklarımızdan kaçmanın bahanesine dönüşür; kimi zaman da takdir-i ilahiyi sorgulamanın eşiğine getirir. Oysa kader; doğru anlaşılmadığında insanı zayıflatan, doğru anlaşıldığında ise insanı dirilten bir imandır.
Kader ve kazaya iman, imanın esaslarındandır. Rabbimizin ezelde takdir buyurması kader, zamanı geldiğinde yaratması ise kazadır. Ama ne yazık ki çoğu zaman bu iki kavramı birbirine karıştırır, hatayı kendimizde aramak yerine sorumluluğu kadere yükleriz. Oysa Allah’ın bilmesi, bizi bir şeye zorladığı anlamına gelmez. Bu, sadece O’nun ilminin sonsuz oluşudur.
Bir takvim yaprağında “Güneş tutulması şu tarihte olacak” yazar. Tutulma takvime yazıldığı için mi olur? Hayır. Tutulacağı bilindiği için yazılmıştır. İşte Levh-i Mahfuz’da yazılanlar da böyledir. Biz neyi tercih edeceksek, Allah ezelde bilmiştir ve kaydetmiştir.
“İlim maluma tabidir.”
Yani Allah bildiği için yazmıştır; yazdığı için biz yapmayız.
Bu sebeple kulun cüz-i iradesi vardır. Kul ister, Allah yaratır. İnsan hayrı da şerri de seçebilir. Şerri seçtiğinde sorumludur; hayrı seçtiğinde ödüllendirilir. Nasıl ki bir öğretmen sınavda her öğrencinin hak ettiği notu veriyorsa, Rabbimiz de kullarının karşılığını adaletle verir.
Kimse tembelliğini kadere yükleyemez.
Kimse günahını “yazgım böyleymiş” diye aklayamaz.
Kimse işlediği bir suçu Allah’a isnat edemez.
Zira Allah, kulun kötülüğü istemediğini, ama kul isterse yaratacağını bildirir. Çünkü yaratmak, sadece O’na mahsustur.
Kâinata baktığımızda gördüğümüz muhteşem düzen, bir tesadüfün eseri olabilir mi? Bir yazı bile kendiliğinden ortaya çıkmazken, bir bina ustasız olamazken; güneşin, ayın, yıldızların milimetrik hassasiyetle hareket etmesi tesadüf müdür? Elbette değildir.
“Biz her şeyi bir kaderle yarattık.”
(Kamer 49)
Her şey planlı, ölçülü, belirli bir hikmet çerçevesinde yaratılmıştır.
Ama bazı şeyler vardır ki kulun iradesi işlemez: Ölüm gibi… Her nefis ölümü tadacaktır ve bu saat, insanın kendi çabasıyla değiştiremeyeceği tek takdirdir. Rızık gibi… Kimse kendisi için takdir edilenin dışına çıkamaz.
Bunun dışında insan, iradesiyle yaptıklarından sorumludur. Hardal tanesi kadar iyilik de karşılık bulacaktır; zerre miktarı kötülük de…
Kader; insanı miskin yapan bir inanç değildir. Aksine, insanı daha bilinçli, daha sorumlu, daha iradeli yapan bir imandır. Çünkü biliriz ki seçtiklerimizin hesabını vereceğiz.
Dua odur ki;
Cenab-ı Allah, bizleri kaderi doğru anlayan,
iradesini hayırdan yana kullanan,
amel-i salih ile yaşayan,
imanı güçlü kullarından eylesin.
Amin.
Allah Teala İyiyi ve Güzeli Emreder: Emredilen Her Şey İyidir, Güzeldir
04 Aralık 2025 Perşembe 12:53Asım’ın Nesline Adanmış Öğretmenlere Anlamlı Mesaj
25 Kasım 2025 Salı 11:39Tevhid, Şirk, Şeriat ve Tağut: İslam İnancının Temel Kavramları
18 Kasım 2025 Salı 12:49İlâh, Rab, İbadet ve Din Kavramları: Hakiki İman ve İslam’ın Rehberliği
12 Kasım 2025 Çarşamba 13:09Dünya İmtihan Yeridir: Hayatın Gerçek Amacı Kulluktur
04 Kasım 2025 Salı 09:58İslâm Dininde Zorlama Var mı, Yok mu?
30 Ekim 2025 Perşembe 14:46Siyonist İsrail’in Yıkılacağı Günler Yakındır
07 Ekim 2025 Salı 14:53Aile: Göz Aydınlığı ve Cennet Vesilesi
19 Eylül 2025 Cuma 16:05Çalışmadan Tevekkül Olmaz: İslam’da Emek, Sorumluluk ve Tevekkül Bilinci
10 Eylül 2025 Çarşamba 09:53Gazze İçin Sessiz Kalma!
13 Ağustos 2025 Çarşamba 14:02
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.