Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Evlâtlarımızı Şuurlu Olarak Yetiştirip, Dirilişlerine Daha Çok Odaklanma

Güzel Ülkemiz Türkiye’miz de son yıllarda maddi ve manevi alanlarda çok güzel hizmetler yapılmıştır. Özgürlüklerin önü açılmış, kardeşliğin temini için adımlar atılmış, barıştan yana uygulamalarla, insanlarımızın her birine değer verilmiş, Meslek Lisesi Mezunlarına uygulanan; Katsayı adaletsizliği giderilmiş, Meslek Liselerinin Orta Kısımları açılmış, hafızlık ile ilgili engeller kaldırılmış, Kesintisiz eğitim, kesintili hale dönüştürülmüş, Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler seçmeli ders olarak, Orta Okul ve Liselere konulmuş, yıllardır kanayan bir yaraya, neşter vurulup, Başörtüsü yasağı kaldırılarak, bütün kamu kurum ve kuruluşlarında serbest bırakılmıştır. Ayrıca savunma sanayi alanında da çok güzel çalışmalar yapılarak sonuçlar alınmıştır.

Gençlerimize, milli, manevi ve ahlaki değerlerimize bağlı kalacakları, bununla beraber teknolojiden faydalanabilmelerine de imkân sağlanmıştır. Evlâtlarımızın çok iyi eğitim almaları için uğraştığımız gibi, dürüst, ahlâklı olarak yetiştirmeye gerçek anlamda özen göstermeliyiz. Her türlü kötülükle mücadele etmeliyiz. Alkol, Uyuşturucu, Sigara, Fuhuş v. b. olumsuzluklardan evlatlarımızı uzak tutarak sorumlu kişiler olarak aydınlık yarınlara en güzel şekilde hazırlamalıyız. Gençlerimize öz güvenlerini vermeli, tarihimizin derinliklerinde kalan, birçok buluşa imza atan ecdadımız gibi, yarınlarda da çok değerli icatlara sahip olacak, güzel ahlâk sahibi Asım’ın Neslini yetiştirmek için çalışmalıyız. Her şeyi devletten beklememeli, STK’lar da etkin görev almalıdırlar. Arzu ettiğimiz şekilde nesilleri yetiştirmeye çalışırken, gençlerimizi zararlı alışkanlıklardan, kötü tavır ve davranışlardan, eğitim ve öğretim yoluyla uzaklaştırmalıyız. Evlâtlarımızı Şuurlu olarak yetiştirip en kâmil anlamda dirilişlerine daha çok odaklanmalıyız.

Gençlerimizi sevgi, saygı, hoşgörü, birlik beraberlik ve kardeşlik duyguları ile dopdolu bir şekilde yarınlara hazırlamalıyız. Karanlığı, aydınlığın yok ettiği gibi, bizler de kötü, çirkin ve zararlı olan davranışlardan evlâtlarımızı kurtarmalıyız. Aydınlık yarınlara huzur, güven ve mutlulukla varmalıyız. Bu konuda da her birimize çok büyük görevler düşmektedir. İslam medeniyeti hafızası hiçbir zaman dışarıdan çökertilememiştir. Peki, bugünün gencine, insanımıza nasıl bir rol düşmektedir? Kur’ân’dan beslenecek, Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yolunu yol bilecek, başka her şeyi elinin tersiyle itecek hakikatli, her türlü tuzakları boşa çıkaracak özellikte donanımlı bir nesil yetiştirerek iç ve dış düşmanların bütün hain planlarını bozmalıyız. Bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak. Yaşadıkları zamanla ve mekânla kayıtlı bir hayat yaşamayacak. Şehid Hesan el-Bennâ’nın dediği gibi: “Yarınlar, yorgun olanların değil, rahatlarından vazgeçebilenlerin olacaktır.” Dünya bize bakıyor. Yeniden toparlanıp gelecekler mi diye. Biliyorlar ki biz geldiğimizde onlar gidecekler. Biz geleceğimizin ipuçlarını vermeye başladık. Biz geldiğimizde mazlumların da yüze gülecek, dünya ya adalet gelecektir.

Bir meseleniz varsa mesuliyetiniz de var demektir. Gençleri ihmal edenler, geleceklerini imha ederler. Bir gencin derdi varsa, dersini de almış demektir. İnsanların yükünü omuzlarında taşıyan kişinin adı öncü kuşaklardır. Önümüzdeki süreçte yüz yılımızı kuracak nesil inşa etmek zorundayız. İki yüz yıldır yaşadığımız, bugün iliklerimize kadar hissettiğimiz, İslâm dünyasının paramparça olmasıyla sonuçlanan medeniyet krizini nasıl aşabileceğimizin şifreleri, Fatih'le muhkemleştirilen, Yavuz'la sistemleştirilen Ehl-i Sünnet Omurga'nın yeniden hayata ve harekete geçirilmesinde gizlidir. Fatih'le muhkemleştirilen Ehl-i Sünnet omurganın iki ana ekseni vardı: İlim ve irfan. Derdi olan dersini alır. Derdini vermeliyiz ki, dersini alsın. Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur. Hakikat hak edene lütfedilir. Çilesini çekmeyene hakikat lütfedilmez. Yüz yıldır çile çekiyoruz. İnşAllah bu hakikat bize lütfedilecek…

Allah İnancını yitiren insan, o andan itibaren herkesi ilâhlaştırır. O yüzden kulluk, elçilikten önce gelir. Abdühü ve Rasülühü. Önce kulluk. Kulluk makamı en yüce makamdır. Çağ körleşmesine ve köleleşmesine karşı esaslı bir diriliş hamlesi başlatmamız gerekiyor. Ama önce çağı değiştirecek bir potansiyel olması gerekir. Dünya, İslâm'a gebe… Kur'ân kaynaktır. Sünnet ırmak. Aslolan hakikate varmaktır. Irmak, gürül gürül akacak ki; kaynak, hayat fışkıracak.

Evlâtlarımızı Şuurlu olarak yetiştirip en kâmil anlamda dirilişlerine daha çok odaklananlardan olmamız duâsı ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.

 

Bu yazı toplam 1146 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.