Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Kur’an’ın kölesiyim diyen Mevlâna’dan inciler

Kur’an’ın kölesiyim diyen Mevlâna’dan inciler

Şeb-i Arusun manası, düğün gecesi demektir. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi, Yüce Mevla’ya duyduğu aşktan dolayı kendi ölümünü, sevgiliye kavuşma, yani düğün gecesi olarak değerlendirmiştir.

Mevlana Celaleddini Rumi hayatını, Hamdım, Piştim ve Yandım diyerek  mükemmel özetlemiştir. Hz.Pir’in söylediklerine bir bütün olarak baktığımız zaman, ayet ve hadisleri açıklayan veciz sözler olduğu açıkça görülmektedir. Hz. Pir ben, Kuran’ın köleyim, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) ayağının tozuyum, Kim benden bu özelliklerimden başka sözleri bana atfederse, ben o sözlerden de onu söyleyenlerden de şikayetçiyim diyerek, duruşunu, konumunu çok net olarak ifade etmiştir. Düşüncesinin ana ekseni bu şekildedir. ”Bu gün yeni şeyler söylemek lazımdırı, bugün dünden daha çok çalışmalı, dün yaptığımız iyi şeylerle yetinmeyip daha çok çalışıp, daha çok ibadet yapmalıyız şeklinde anlamalıyız. Hadis-i Şerifte: ”İki günü eşit olan aldanmıştır.” buyruğu doğrultusunda anlamalıyız. Hz. Pir’i en güzel ve doğru anlayabilmek için Kur’an ve sünneti çok iyi bilmek durumundayız. Kur’an ve sünneti bilmeyenler Hz. Pir’i doğru anlayamazlar. Doğru anlayamayanlar ise yanlış tanıtırlar. Bu sıkıntılara zaman zaman üzülerek şahit olmaktayız.

Mevlânâ, ölümü kişinin aslına dönüşü olarak tanımlamış, İnsanın kaynağının ilâhi bir cevher olması hasebiyle "Allah'a dönüş" olarak telâkki etmiştir. Bir başka ifadeyle ölüm, "Cismin ortadan kalkması değil, Allah'a doğru uçmasıdır.""Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan" der. Kendinin ölüm ve vuslat anlayışını, Kur'an-ı Kerim'in bir âyetinin ışığı altında tetkik edip anlamak mümkündür: "Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra ancak bize döndürüleceksiniz" (el-Ankebût, 29/57).

Mesnevî, Nil ırmağının suyu gibidir. Kıpti’ye kan görünür; ama Musa kavmine kan değil, sudur. (IV/33)Sanır mısın ki Mesnevî sözlerini okuyasın da ucuzca, bedavaca duyasın, anlayasın; (IV/3459)Duyarsın, duyarsın ama sana masal gibi gelir. Dış yüzünü duyarsın, iç yüzünü değil! (IV/3461)Ben doğruyu söylüyorum, doğru söz acıdır. (I/1179)

Akl-ı Küll’den ilham edilen bu sözler, o gül bahçesinin, o servi ve sümbüllerin kokusudur. (I/1899)Sözümüzü kabul edecek yahut etmeyeceksiniz, biz buna aldırış etmeyiz. Aldırış ettiğimiz şey Yüce Allah’a teslim olmak, O’nun fermanını yerine getirmek... (III/2927)Canımız, O’nun emrini yerine getirmek için; bunun için yaratıldık, bunun için yaşıyoruz,  “Kuma tohum ek!” dese bile, biz ekeriz. (III/2929)Mecliste bana söz söyletecek adam bulsam çimenlik gibi yüz binlerce gül bitiririm. (IV/1319)Söz söyleyen insân-ı kâmil olursa söz sofrasını yaydı mı her çeşit aşlarla doldurur. (III/1895)Hiçbir konuk mahrum kalmaz; herkes o sofrada kendi gıdasını bulur. (III/1896)O sofra, Kur’ân’a benzer; Kur’an’ın da yedi mânası vardır; alelâde insan da doyar, irfan sahibi de. (III/1897)Ey oğul, gel, gel! (Bu sofra) sizi Yüce Allah’ın esenlik yurduna çağırmada!.. (IV/2028)İyiler gitti, güzel âdaleti kaldı; kötülerden ise zulüm ve lânetler.(I/744)

Lokma; ama helâl kazançtan. Nur ve kemali artıran lokma, helâl kazançtan elde edilen lokmadır.(I/1642)Hiç buğday ektinde arpa bittiğini gördün mü?...(I/1646)Sabrın sonu ferahlıktır. Eğer güç bir duruma düştüysen sabret; sabır dertten kurtulmak için bir anahtardır.(I/2908)Ağlamakla kuru gönlünü yeşert! Ey başkalarına ağlayan göz; gel bir müddetçik otur da kendine ağla! (II/479)(Bilmez misin ki) dal, ağlayan buluttan yeşerir. (II/480)

Derdinde bir güzelliği var; ama anlayana! Dert ve sıkıntıya düşmek, Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından üstündür. (III/203) Dertsiz dua yoktur; dertli dua ise aşktan meydana gelir (III/204)İyilik tohumu ek ki… Kötülükte bulundun mu kork, emin olma; çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur, Allah da onu mutlaka yeşertir.(IV/165) Arkadaşını iyi seçmeli. İnsan oturup- kalktığı adamla, konuşa-görüşe, onun huyuyla huylanır; gönül arkadaşının ruhunu kapar.(V/2636)Yaptığına bak geleceğini gör! Yiğidim, kadere az bahane bul! Nasıl olurda suçunu başkalarına yüklüyorsun?(VI/413)

Kendini araştır; suçunu kendinde gör! (VI/415) Neye çalıştın da zararını-faydasını görmedin? Ne ektinde devşirme vakti onu biçmedin? (VI/418)Sende bilir, anlarsın ki elde ettiğin şey, yaptığın şeyin karşılığıdır. Yoksa Adil olan Allah’ın takdiri insana yaptığına uygun olmayan cezayı nasıl olur da verir? (VI/423) Hakimler bile böyle yaparken hâkimlerin en doğru ve adaletli hüküm vereni olan Allah ne tür hükmeder? Düşün artık! (VI/424) Suçu kendinde ara; tohumu sen ektin! (VI/427) Çektiğin zahmetin sebebi, yaptığın kötülüklerdedir. Bu kötülüğü yaptığın işlerde gör; kaderimden, talihimden deme!(VI/428)

Hz.Pir’in anlattıkları güzellikler yaşanmadan anlaşılacak gibi değildir. Çağrısı da; Kuran-ı Kerîm’e ve Sünneti seniyyeyedir. İslam’ı anlayıp gerçek manada yaşayanlar, Mesnevi deki sırlara da muttali olurlar. Allah (c.c.) cümlemize özümüze yolculuk yaparak, Rızasına uygun işler yapmamızı nasip eylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Lütfi Ersöz Arşivi