Münafıklık ve Riya; En Büyük Tehlikelerdendir
Sözlükte münafık: ‘tükenme, saklanma, köstebeğin veya Arap tavşanının deliğine girmesi veya çıkması’ gibi anlamlara gelen ‘nfk’ kökünden türetilmiş olup Kur’an-ı Kerîm de ‘gerçekte İman etmediği halde öyle görünen, inanç ve davranışlarında iki yüzlü olan’ kişiler için kullanılmıştır. Bu durumda olmaya nifak denir. Riya ise: ‘Çıkar ve itibar sağlama amacıyla kendisine dindar süsü verme’ anlamına gelmektedir. Gerçekte İman etmemiş ancak inanıyormuş gibi görünen münafıkların, Müslüman hatta dindar görünmek için sergiledikleri sahte davranışları ile İman ettiğini söyleyen ancak Allah rızası için değil de kendi çıkarı, itibarını yükseltmek için dindar görünüp, güzel ahlaktan yoksun olanların her biri riyakarlardır. Bu özelliklere sahip olanlar Müslümanlar için en büyük tehlikedirler.
Münafıklar; Müslüman kabul edilmelerinin avantajlarını kullandıklarından, Müslümanlar için açıktan düşmanlık edenlere göre daha tehlikeli olmuşlardır. Bu sebeple Kur’an-ı Kerîm’de ve hadislerde münafıkların özellikleri ve verebilecekleri zararlar üzerinde geniş olarak durulmuş, bu konuda Mü’minlerin daha dikkatli olmaları için ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde uyarılmışlardır.
Riyakarlık ile münafıklık aynı şeyler değildir. Münafıklık; İman-küfür hususlarında, iki yüzlülük, riyakarlık halidir. İman ettiğini diliyle söyleyip ilan etmekle birlikte, kalbinde küfrü barındırması, saklaması söz konusu olduğundan, küfrünü açıkça ilan eden kafirlerden bile münafıklar daha tehlikelidirler. Kısacası Münafık, iki yüzlü kafirdir. Onun içindir ki cehennemin en alt derecesinde münafıklar olacaktır.
Riyakarlık ise, bir kimsenin herhangi bir konuda samimiyetsiz olması, içi ve dışının bir olmaması özelliklerini taşımaktadır. Bu özellik Müslüman, Kafir herkes için geçerli olmaktadır. Bir Müslüman’ın Allah rızası için yaptığı imajını verdiği herhangi bir işi, gerçekte Allah rızası dışındaki bazı amaçları için yapmış olması halidir. Münafıklık ve riyakarlık arasında yakın bir ilişki vardır. Net ifade ile öz olarak belirtirsek; ‘her münafıklık aynı zamanda bir çeşit riyakarlıktır, fakat her riyakarlık münafıklık değildir diyebiliriz.
Ayet-i Kerimelerde: “Münafıklar sana geldiklerinde, ‘Tanıklık ederiz ki sen gerçekten Allah’ın elçisisin’ derler. Senin hiç kuşkusuz kendi elçisi olduğunu Allah elbette biliyor; ama Allah tanıklık eder ki münafıklar (inandık derken) kesinlikle yalan söylemektedirler. Onlar yeminlerini kalkan edinip Allah yolundan yan çizmişlerdir. Onların yaptıkları ne kadar çirkin! Şöyle ki, onlar sözde inandılar ama gerçekte inkâr ettiler; bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir; artık anlayıp kavrayamazlar. Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar! Onlara ‘Gelin, Allah’ın Resulü sizin için bağışlama dilesin’ dendiğinde başlarını çevirirler ve büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Bağışlanmaları için Allah’a dua etmişsin veya etmemişsin onlar için birdir. Allah onları asla bağışlamayacaktır. Şüphesiz Allah günaha saplananları doğruya eriştirmez. Onlar, ‘Resulullah’ın yanındakilere geçimlik bir şeyler vermeyin ki etrafından dağılıp gitsinler’ diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır; ama münafıklar anlamıyorlar! Şöyle diyorlar: ‘Hele Medine’ye dönelim, o zaman güçlü olan zayıf olanı oradan çıkaracak!’ Halbuki asıl güç ve izzet Allah’ındır, Resulünündür, Mü’minlerindir; fakat münafıklar bunu bilmezler!” (Münafikun Sûresi âyet:1-8) buyrulmuştur.
Rol Model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.): “Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur: Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verince sözünden döner. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar.” (Buhârî, Îmân 24, Müslim, Îmân 106. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20) buyurmuştur.
Özellikle son günlerde, doğrudan İslam’a saldırmaktan çekinen münafıkların ve riyakarın değerlerimize kafirlerle birlikte çok yoğun olarak saldırdıklarını görmekteyiz.
Âyet-i Kerimede: “Allah’ın mescitlerin de O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada rezillik var, ahirette de onlar için büyük azap vardır.” (Bakara Sûresi âyet:114) buyrulmuştur.
Münafıklar İslam’a doğrudan saldıramadıkları için değerlerimizi koruyup kollamak için mücadele eden Din adamlarımıza, Siyasetçilerimize ve benzeri şahsiyetlere saldırarak itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar. Mesela: Ayasofya’nın cami olarak açılmasını, Çamlıca tepesine ve Taksime Cami yapılmasını hazmedemeyenler; Fatih’in Vakfiyesini okuyanlara, Yapılan dualarda âyet’in mealini zikredenlere saldırarak hainliklerini ortaya koymaktadırlar. İki yüzlü riyakarların maskeleri düşürülmeli, kurdukları tuzaklara düşülmeden birlik beraberlik içinde Şuur’lu diriliş yürüyüşümüz devam ettirilmelidir.
Rabbimiz, biz Mü’minlere, adaletli olmayı, riyadan, iki yüzlülükten, münafıklıktan uzak durmayı nasip eylesin. Değerlerimiz için mücadele eden kardeşlerimizin her birine duâ eder, duâlarınızı bekler, sıhhat ve afiyetler dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.