Son günlerde şiddetli bir şekilde devam eden terör olayları farklı şehirlere sıçradı. Peki, terör olayları biter mi? Kesinlikle bu şekli ile bitmez. Silahlı mücadele ile dünyanın hiçbir yerinde terör olaylarının bittiği görülmemiştir. Terör ancak masa başın da yapılacak görüşme ve anlaşmalar ile biter.

Bazı kesimler teröristlerle masaya oturulur mu diye bundan nemalanmaya çalışanlar olmuştur. Temmuz ayında bitmesi beklenen terörün aksine alevlendiği görülmektedir. Toplumun bilmediği ve masa başında halledilmesi düşünülen terörü dış güçler bitirtmemişlerdir.

Leyla Zana’nın Sayın Başbakanla görüşmesi tesadüfi değildir. Perde arkasında yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanarak muhtemelen bitirilmesi hedeflenen terör bitirilememiştir.

Bugün dünyanın süper güç olarak bilinen devletlerinde bile terör bitmemektedir. Bitenlerde masa başı anlaşmalarla bitirilmiştir, masa başında anlaşma olur mu bal gibi olur. Karşınızda mücadele edeceğiniz bir devlet ve hedef yok, bu olmayınca terörüsün ne zaman ne yapacağını bilemezsiniz. Vur kaç, birde sığınacağın in ve dağlar varsa buralarda saklanacaktır.

Bizdeki PKK terörü Kürt meselesi ile ilgilide değil. Eğer mesele Kürt meselesi olsa kendi vatandaşlarına silah doğrultmazlar. Biraz geriye gidersek binlerce insanın evlerini ve çocuklarına kadar katlederek insanlar üzerinde korku yarattılar. Güney Doğu Anadolu insanın ekseriyeti bu terör olaylarına karşılar. Dağdaki ve meclisteki teröristlerin vicdan ve merhametlerinin olmadığını bildikleri gibi, tamamen dini yaşamın dışındaki Kürt komünistleri diyebiliriz.

Bu bölgedeki insanlar bunları tasvip etmiyorlar, seçimde de oy vermek gibi bir düşünceleri de yok. Ancak silahların gölgesinde korku ile bunlara oy veriyorlar. Bakın iktidar partisi Ak Partinin mensupları ve başkanları dahil yakınlarını rehin alıyorlar. Kaçırdıkları Başkanın oğluna karşılık BDP’ ye geçersen oğlunu bırakırız diyorlar. BDP’nin artik bir parti değil terör destekçisi olduğu anlaşılmıştır. Birkaç gün önce BDP vekillerle sarmaş dolaş olmaları tesadüfi değildir. Bunları kucaklarlarken iktidar partisinin mensuplarını kaçırıyorlar.

PKK hedefi bu bölge insanının haklarını arama diye bir dertleri yok. PKK içinde bulunan örgüt üyelerinin %30 başka devletlerin vatandaşı olduğu ortaya çıkmıştır. Dolayısı ile ABD başta olmak üzere bize sağ gösterip sol vurmaya devam ediyorlar. Türkiye’nin Çin’le beraber ekonomik olarak güçlendiğini gören ülkeler bizi ekonomik olarak zayıflatmak için PKK destek olmaya devam ediyorlar. Bakın İran Karayılanı yakalarken Fehman Hüseyin-i bir başka ülke yakalatıp koruyorlar.

Yakalanan terör başları ile bu ülkeler anlaşma yapıyorlar. Anlaşma terör olayının bitirilmemesi için yapılıyor. Türkiye ile anlaşma yapmazsanız size yardıma devam ederiz, ekonomik olarak ve silah yardımına devam ederiz diye örgütle işbirliği yapıyorlar. Son dönemlerde bunların başını ise burada bir Kürt Alevileri ile bir hükümet kurmak isteyen Suriye bunu körüklüyor.

İran ise bölgede Türkiye’nin güçlü olmasını hiçbir şekilde istemiyor. Komşu ülkeler Türkiye’nin ekonomik olarak ve siyasi güç kazanmasından rahatsız olmaları nedeni ile terörü destekliyorlar. Bunun içinde Kürt kimliğini kullanıyorlar, Kürtçülük ön plana çıkarılıyor.

İşte hükümetin gizlice yaptığı anlaşma ve terörü bitirme çalışma gayretleri dış ülkelerin istememsi üzerine bozulmuştur. Güney Doğudaki terör olayları Kürt kökenli vatandaşlarımızın haklarını koruma savaşı değildir, düşman ülkelerinin isteklerine piyonluk yapıyorlar, bunu bu bölgede yaşayan aklı selim insanlarda biliyor. Bütün gayretler dış güçler hesabınadır.

Bundan dolayı da silahlı çatışma yaparak terör olayları bitmez, bitecek gibide görünmüyor. Ülke insanları ve vatandaşları olarak bu husus Kürt kökenli vatandaşlarımıza iyi anlatılmalı. İki gün önce Hakkari de yuhalanan İçişleri Bakanın ertesi günü yaptığı zehir zemberek açıklamalar tüyler ürpertici idi. Dağa kaldırılan genç kızların ırzına geçildiğini yakalanan teröristler anlatıyor. Bu nasıl Kürt haklarını korumak bunu kimse izah edemez.

Kısacası bu meselenin üzerinden ermeni ve Yahudi olan bu terör örgüt üyelerinin durumunu herkesin bilmesi ve Müslüman değil Zerdüşt olduklarını anlatmalıyız. Kürt vatandaşlarımızda bunlara pirim vermemeliler, yoksa dış güçler bizi zayıf kılmak için her türlü yola başvuruyor. Birlik ve beraberliğimizi koruyarak bunların üstesinden gelineceği kanaatindeyim.