Ramazan fıkralarıyla biraz gülelim

     Her gün güncel ve siyasi konular yazacak değilİzya, bugün birazda Ramazan fıkraları yazalım da birlikte gülelim.

       Takvim takip etmeyen hocanın birisi, Ramazan ayında kaç gün oruç tuttuğunu hesap etmek için her gün çömleğin içine bir taş bırakırmış.

       Bir gün arkadaşları hocaya şaka yapmak amacıyla çömleğine birkaç avuç taş atmışlar. Sonrada hocaya orucun kaçı olduğunu sormuşlar.

        Hoca sessizce çömleğin içindeki taşları saymaya gider, çömlekteki taçları düzgün bir yere döken hoca başlar saymaya. Saya saya bitiremeyen hoca yüz yirmi beşinci sayıya gelince bırakır. Sonra arkadaşlarına döner; “ bugün orucun 45” der.

       Arkadaşları buna itiraz eder; “ aman hocam ay 30 çekiyor 45 nereden çıkardın” ederler.

       Hoca arkadaşlarına dönerek; “ yine ben insaflı söyledim yoksa çömlekte 125 sayı vardı” der.

                                                            ÖKÜZDEN FARKINIZ YOK

      Ramazan ayı gelince oruç tutmayan iki ehli keyif bir Bektaşi arkadaşlarına giderler. Maksatları orada ramazan boyu oruç tutmadan 30 gün rahat geçirmekmiş.

       Hoşbeşten sonra arkadaşın birisi bahçedeki tuvalete gider, ev sahibi diğer arkadaşa sorar; “ arkadaşın nasıl biri” der. Misafir cevap verir; “ tam bir eşeğin birisi” der.

      Daha sonra tuvaletten gelen arkadaşı yerine oturunca öbürü tuvalete kalkar. Ev sahibi bu sefer diğerini bu arkadaşına sorar; “ arkadaşın nasıl biri” der.

       Bu arkadaşı da diğeri için der ki; “ tam bir öküzün birisi” der.

      Akşam olunca ev sahibi elinde sini ile sofraya gelir, sinin içerisinde iki tutam ot var. Misafirler ev sahibinin gözüne bakarken ev sahibi lafı kondurur:

       “ arkadaşlar bizim Bektaşilerin bile 12 gün orucu var, oruçtan kaçan sizin kendi deyiminizle, biriniz öküz, diğeriniz eşek olduğu için size bunu ikram ediyorum” der.

                                                        HANIM BUNU RAMAZANA SAKLA

        Evin erkeği ne kadar kıymetli ve değerli yiyecekleri varsa, “ hanım önümüzdeki günlerde ramazan geliyor, bunları ramazana sakla” der.

        Hanımda beyin söylediklerini güzel bir şekilde muhafaza ederek saklar. Bir gün eve bir dilenci gelir, hanım dilenciye; “ senin adın ne” der.

        Dilencide; “ Ramazan” der. Hanım; “ ha şimdi anladım beyin tarif ettiği ramazan sen olsan gerek” der. Evde ne kadar sakladığı kıymetli yiyecekler varsa dilenci Ramazana verir. Bey eve gelince;

       “beyefendi senin dediğin Ramazan geldi ne kadar saklattığım yiyecek varsa dilenci Ramazan’a verdim” der. Be ne yapsın yapacak bir şey yok.

                                                                 SEN NE İŞE YARARSIN

         Adına hacı diye hitap edilen bir adam ile dinsiz bir adam Osmanlı zamanında Ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kendilerini kadının huzuruna çıkarırlar, içkinin cezasının ne olup olmadığı kendilerine sorulur. Dinsiz bilmediğini söyleyerek; “ ben dinsizim” der.

       Kadı dinsizi serbest bırakır ve hacıya idam cezası verir. Bu esnada kâfir kadıya der ki, “ ben kelimeyi şahadet getirip Müslüman olsam arkadaşımı idamdan af edermisiniz” der.

      Kadındın bu teklif çok hoşuna gider, bir yanda işlediği günahtan ceza alan var. Diğer tarafta Müslüman olmak isteyen kâfir var, kadı teklifi kabul eder ve hacıyı affeder.

       Kadının huzurundan ayrılan hacı dinsiz arkadaşına kızıp azarlar; “ sen ne biçim adamsın bir dinsiz oluyorsun bir dinli be münafık adam” diye azarlar.

        Münafık dediği adam ise hacıya; “ ben dinsiz oldum kendimi kurtardım, dinli oldum seni kurtardım. Be adam ya sen ne işe yararsın” der.

        Bugünde sizleri güldürürken düşündürelim istedik. Kusurumuz ve sürçü lisanımız oldu ise affola.

Bu yazı toplam 1622 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.