
Mehmet Emin Parlaktürk
Son yolculuk mu?
Ölenlerin arkasından "Son yolculuğuna uğurlandı" deniyor. Gerçekten bu, ölenin son yolculuğu mudur? Yoksa, ölümle açılan yeni bir hayatın başlangıcı mı?!..
Gerçi, Allah'a ve Ahiret'e inanmayanlar; hayatın son olduğunu ve öldükten sonra dirilmenin olmayacağını söylerler. Bu inançta olanlara göre, "son yolculuğa uğurlanmak" doğru bir cümle. Zira, onlara göre, zaten yeni bir hayat yok!
O pencereden bakarak düşünelim: Ölümle her şey bitiyor, son buluyor, başka bir hayat hiç olmayacak diyelim. Peki ya bu dünyada yapılanlar, bunu yapan insanlar, fail-i meçhuller ne olacak?
Zalimler?
Zulme ortak olanlar?
Katiller?
Usulsüzlük-yolsuzluk yapanlar?
İhaleye fesat karıştıranlar?
Hakları gasp edenler?
Hazineyi hortumlayanlar?
Kamu malını talan edenler?
Yetim hakkı yiyenler?
Rüşvet alıp verenler?
Zinakarlar?
Tecavüzcüler?
Çocuk ve kadın istismarcıları?
Hırsızlar, dolandırıcılar?
Anarşistler, teröristler?
Katliam yapanlar?...
Caniler?...............vs.
Uzatmak istemiyorum, aklınıza gelen her çeşit haksızlık ve zulümler...
Bunların davasına ne zaman bakılacak? Bakılmayacaksa yapanın yaptığı yanına mı kalacak?
Yani, bu dünyada hesabı görülmeyip ölenler, hiç mi karşılık bulmayacaklar?
Eğer böyleyse ne âlâ ne memleket!..
Bu dünyada paçayı yırttı mı tamamdır. Bu da çok kolay; Adamını bul, sözde savcı ve hakimleri ayarla, torpil yap, para yedir, iftira at, hile yap, yalancı şahitleri ayarla, kumpas kur, tehdit et, şantaj yap, türlü entrikalarla kararı etkile ve nihayetinde davayı lehine sonuçlandır, pir-ü pak tertemiz çık ortaya!..
Beyler ve bayanlar!
Olmuyor mu bunlar?
Oluyor.
Hem de dünyanın her yerinde yıllardır oluyor!
Peki, ölümle her şey son buluyorsa, gerçekler ne zaman ortaya çıkacak?
Rüyada mı?!
Ya da Cervantes'in kurgusal hayalî kitaplarında mı?!
Veya Filibeli Ahmet Hilmi'nin Amak-ı Hayâl gibi romanlarında mı?!...
Ne zaman, nerede ve nasıl çıkacak ortaya?..
İnsan aklı ve vicdanı, hiçbir şeyin karşılıksız kalmaması gerektiğine hükmediyor. Aksi durum, haksızlık ve zulüm olur.
Öyleyse, ölüm sonrası bir hayat olmalı ki gerçekler ortaya çıksın, her hak sahibini bulsun, mazlumlar hakkını alsın, suçlular cezasını bulsun ve nihaî adalet tecelli etsin.
İnsanın doğasında "hak ve adalet" anlayışı varsa ve bunun gerçekleşmesi akıl ve vicdana göre bir "zorunluluk" ise, mutlaka bir "hesap günü" vardır ve olmalıdır!
Aksini düşünmek, insan doğasına aykırıdır.
Aksini düşünenler olabilir!
Akıllı, vicdanlı, mantıklı ve tutarlı görüşlere saygılıyım.
Bilgi sahibi olmadan abuk-subuk tutarsız fikir yürütmeye ise karşıyım ve kusura bakmasınlar muhatap almam.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.