İlhami İnceöz

İlhami İnceöz

Çanakkale-Akbaş Şehitliğindeki Anıtsız Aksaraylı Şehitler!

Çanakkale-Akbaş Şehitliğindeki Anıtsız Aksaraylı Şehitler!

Şerefli Ama Hazin Binlerce Hikâye Dolu Ağustos’tayız…

Gelibolu yarımadasında, Çanakkale-İstanbul yolunda, Eceabat’a yaklaşık olarak 12 km. uzaklıktaki bölgede Akbaş Koyu ve Akbaş Şehitlik alanı bulunur. Çanakkale Savaşında bu bölgede Akbaş iskelesi yakınlarında Akbaş Sevkiyat-Nakliyat hastanesi kurulmuş, burada, cephelerden gelen yaralılar ilk tedavileri yapılarak durumuna göre cepheye, Çanakkale’ye, ya da vapurlarla İstanbul’a ya da Tekirdağ gibi civar illere hastaneye sevk edilmiştir. Savaş bölgesinin azıcık uzağında Yalova köyüne yakın olan Akbaş mevkiinde kurulmuş 19.Tümene bağlı sahra hastanesi ve Akbaş Limanında, Ağustos ayında yaşanmış, Şerefli ama hazin binlerce hikâye vardır.

Çıkarma Ve Cephe Savaşı Ayı Ağustos

Tarihin cilvesi, Almanya, 02 Ağustos 1914 günü Osmanlı devleti ile ittifak antlaşmasını imzaladıktan sonra Osmanlı Devleti’ni savaşın içine çekebilmek için Amiral Souchon komutasındaki Goben ve Breslav gemilerine 03 Ağustos 1914’te Rus limanlarını bombalatır. Sonra İngiliz filosundan kurtulmak bahanesiyle Çanakkale’ye çekilmeleri emrini verir.

Müttefikler, Osmanlı’ya sığınan bu gemilerin silahsızlandırılarak Türk karasularından çıkarılmasını, mürettebatın ülkelerine gönderilmesini talep eder, ayrı ayrı nota verirler. Osmanlı ise, İngiliz hükümetinin bir türlü teslim etmediği 2 adet geminin yerine, bu gemilere el koyduğunu, satın aldığını bildirir. Yavuz ve Midilli adı verilen gemilerin personeline de Osmanlı üniforması giydirilerek, gemilere Osmanlı bandırası çekilir. Müttefiklerin taleplerine verilen cevap işte bu olur. 1914 Ağustos ayında verilen bu cevap bizi 1915 Ağustos’u yaşamaya götürür…

Osmanlı’da savaşın kapıda olduğu görülünce, Ağustos 1914’den itibaren Çanakkale bölgesine takviyeye başlanır. İleri ki yıllarda dünya tarihinin en kanlı çıkarma, siper ve taarruz savaşlarından pek çoğunun 1915 yılı Ağustos ayında yaşanacağı Gelibolu yarımadası, hızla savaşa hazırlanır.

Şimdi, Akbaş Şehitliğinde de görev yapan bir doktorun, sadece bir kişinin gözünden kısacık bir Ağustos portresini görelim…

Bir Ermeni Subayın Çanakkale ve Doğu Cephesi Günlüğü’nden (1914-1918)

Akbaş Şehitliğindeki Anıtsız Aksaraylı Şehitlere

Aras yayınlarından 2015 yılı Eylül ayında yayınlanmış ‘’Bir Ermeni Subayın Çanakkale ve Doğu Cephesi Günlüğü’’ adlı kitap, I. Dünya Savaşında, Osmanlı Ordusunda pek çok cephede ve Çanakkale’de ‘’Tabip Subay’’ olarak görev almış Antepli Avedis Cebeciyan (1876-1952) adlı Ermeni vatandaşımızın, savaş günlüğüdür. 3 Ekim 1914’te askere çağrılan Avedis Cebeciyan, 1914-1916 yılları arasında Çanakkale’de, farklı cephelerde görev alır. Ardından yaklaşık olarak 1916 yılının başlarında Doğu Cephesine görevlendirilir. Şimdi Avedis Cebeciyan’ın bizi Akbaş Şehitliğine götürecek günlüğünden Ağustos ayını, onun yazdığı satırlarla, aslındaki hatalı yazımlarla, düzeltmeden okumaya başlayalım:

2-3 Ağustos 1915-Çanakkale: ‘’…Orduya epey karılar var ki kendi kocalarının ve evlatlarının yanına ta harbin içine giriyorlar…(Cephe ve civarda gördüğü kadınları kayda geçiyor.)

(Örneğin; Çanakkale Cephesi 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey küçük kızı Nezahat’i bırakabileceği kimsesi olmadığı için kendisiyle birlikte cepheye götürür.8 yaşında cepheyle tanışan Nezahat, savaşın ortasında büyüyerek, küçük yaşta at binmeyi ve silah kullanmayı öğrenip, 12 yaşındayken Onbaşı rütbesine layık görülmüştür.[1]

Yine Avustralyalı er J. C. Davies, annesine yazdığı mektupta şunlardan bahseder: “Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü keskin nişancı bir Türk kızı, pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyunca ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Akşam gün batmadan bir Avustralyalı tarafından vurulmasına gene de üzüldüm.”[2])

Cebeciyan’ın günlüğüne devam edelim: Birkaç gün evvel bir Fransız tahtelbahiri (denizaltısı) Çanakkale’ye yakın nasıl ise karaya oturmuş, yanlışlık ile. Vurdular, gemi işe yaramaz oldu, lakin 31 mürettebatı esir edildiler. (Fransız denizaltısı Mariotte topçu atışıyla vurulduktan sonra batırıldı.)

Çıkarma günleri, 5-8 Ağustos 1915-Çanakkale: ‘’…Harb durmayarak devam ediyor gece gündüz. Dünki gün, Barbaros zırhlımız üzerinde 700 can, böyük kısmı Alaman olarak, burdan geçer iken Gelibolu önünde torpillenip battı. 100 kimse kurtulabildi. Zahire getiren bir başka gemimizde torpillendi. (Halep Vapuru 5 Ağustos’ta torpillendi fakat batmadı.)

Ağustos ayını cehenneme çeviren şu ayrıntıyı bilmemiz gerek: Müttefikler Suvla’ya çıkarma harekâtınıa 6 Ağustos 1915’te başlamış, Türk birlikleri Conkbayırı’nda, İngiliz kuvvetlerini durdurmuştur. Bu çerçevede Anzaklar Kanlısırt’ın tamamını ele geçirmek için harekete geçmişlerdir. Kanlısırt Muharebeleri olarak isimlendirilen bu taarruzda binlerce vatan evladı şehit olmuştur. 21 Günlük’te, Seddülbahir’de başlayan bu hareketliliğin yeni bir çıkarma harekâtı olduğu kaydı ise 10 Ağustos 1915 tarihlidir: “Her iki taraftan ateş olundu. Karşıya düşmanın Arıburnu’na asker çıkardığını söylediler.”[3]

Çıkarmanın 6.günü, 16 Ağustos 1915 Akbaş, gemide: (Çanakkale’de üç büyük Osmanlı deniz hastanesi olarak Gülnihal, Akdeniz ve Reşit paşa gemileri kullanılır.

‘’Bugün çok büyük bir kaza geçirdik bütün gemimiz ile. Saat 10’da gece uykusuz olduğum için kamarama girdim yatayım deyu. Birden dehşetli bir patlayış, vah gemimiz gitti, bütün gemi yerinden hopladı. Queen Elizabeth zırhlısı endaht atmış idi.(atış yapmıştı). 38’li ve gemimizin hemen 60 metro arkasına düştü; birçok parçaları gemiye çarptı. Kayığın biri kırıldı, derhal kaçmalı lakin ne çare ki islim (buhar) yok, kömür yok, büyük bir heyecan vaporda. 2000 yaralı var, hastane vaporudur. Demiri almaya başladılar, aman kaçalım çare yok, on dakika sonra önüne, 40 metro yakına bir daha düştü, dünya birbirine karıştı, hemen göğertede yere yattık. Parçalar yağmur gibi yağdı. Nihayet yarım saat sonra birkaç kilometro kaçabildik. Şimdi nefes aldık. Allah esirgedi. Hele ki iki mermiden ziyade atmadılar.’’

17 Ağustos 1915, Akbaş hastahane: ‘’Bugün sabahlayın teyyareler gelip bombalar atıp birkaç adem öldürdü, yaraladı. Sabahleyin erkenden böyük bir patlayış akabinde denizde böyük bir vaporumuz battı. Bir tahtelbahir torpiline kurban gitti. Hemen gözümüz önünde idi. Bu gece ikinci gece olarak yaralılar sevk edip uyuyamadım. Altı günde 20.000 yaralı gönderdik. Anafarta kalbinde başka bir mahalde düşmen dünki gün yine asker çıkarıp bir tepe (Kireç tepe) işgal etti. Yaralılar gelmektedirler. Akşam üzeri yine teyyareler çok bombalar attı.’’

18-19 Ağustos Akbaş, hastahane: ‘’dün ki gün 20 kadar yaralı İngiliz askerler geldiler, kendilerine iştirak gösterip, yardım eyledim, çok memnun oldular… Yaralılar yine yığıldılar, 2.000’i geçti sayısı.’’

22-23 Ağustos 1915, Akbaş:

‘’Bu iki günlerde harb aralıklarla devam etmekte oldu. Yaralılar günde bin kadar geliyorlar...Ben ilk geldiğimde bir gün aç kaldım. Bu iki günde 4.000 kadar yaralı sevk ettik. …Yeni bir Ermeni doktor daha geldi, dört tane olduk. Doktor Şahbaz, Doktor Armenag, Doktor Boyacıyan ve ben.’’

Şimdi, Akbaş’ta yaşanan hazin hikâyelerden birisi yaralı Halep Vapuru…

İstanbul’dan Çanakkale’ye, Çanakkale’den İstanbul’a aralıksız ikmal malzemeleri ve yaralı askerlerimizi taşıyan Halep Vapuru, 25 Ağustos 1915’te, sabah 7 sularında İstanbul’a 200 yaralı asker götürmek için kalkışa geçmek üzereyken, uğradığı torpido saldırısı sonucu E-11 denizaltısı tarafından Akbaş Limanında batırılır. Halep Vapur’u gözden kaybolur ve üzerindeki yaralı askerlerimiz kıyıyı doldurur. Sahra hastanesinin personellerince kıyıdan toplanan Şehitler, günümüz Akbaş Şehitliği’nin yaklaşık 10-15 m. gerisindeki asıl Akbaş Şehitliği alanına taşınır. Halep Vapuru Akbaş koyunda yatarken, 200 Şehidi de ıslak ve kanlı elbiseleriyle buraya defnedilir.

Günümüzdeki sembolik Akbaş şehitliğine uğrarsanız, tanıtım yazısında ‘’ cephede yaralanan yahut hastalık gibi çeşitli sebeplerden burada,1213 askerimiz şehit olmuştur.’’ ibaresini görürsünüz. Sembolik olarak yapılan anıtlıkta, Şehitlerimizin künyesi yazılı 459 taş anıt dikilidir ve Şehitlikteki röfle üzerinde de 754 Akbaş Sahra hastanesi Şehidimizin künyesi yazılıdır. Ama 459 taş anıtta Aksaray’lı Şehitlerimizi göremezsiniz.

Çanakkale-Akbaş Şehitliğinde Anıtsız Aksaraylı Şehitler

Çanakkale Cephesi’nde, 25 Nisan 1915’ten Kasım ayı sonuna değin Akbaş ve Ağaderesi Sevkiyat Hastaneleri’nden 99.275’i yaralı, 33.794’ü hasta ve 17.799’u da hava değişimi olmak üzere 150.868 asker sevkiyata tabi tutulmuştur. Bu toplamda 150.868 askerden, ilk tedavileri yapılan yaralılardan hastanelere sevki gerekenlerin bir kısmı, Eceabat veya Akbaş iskelelerine nakledilmişler ve ardından buradan İstanbul’a dönmekte olan vapur veya teknelere bindirilerek cephe gerisine gönderilmişlerdir. Pek tabii ki bu 150 binden fazla asker içerisinde Aksaraylı olan yaralı ve hasta askerlerimiz de mevcuttu. Bazıları Tekirdağ’a, Çanakkale’ye ve civar bölgelere sevk edilmişken, bazıları cepheye geri dönmüş, bazıları ise tedavi gördüğü noktada vefat etmiştir.[4]

Doktor Avedis Cebeciyan’ın günlüğünde bildirdiği verilere göre sadece Ağustos ayının birkaç günlük notunda kendisi, toplamda-yaklaşık olarak 30 bin kadar yaralı askere şahit olmuştur. Bu sayının da sebebi çıkarma harekatının başladığı günlerde, tüm cephelerde yoğun yaralı ve hasta asker sayısının artmasıdır. Aksaraylı iki şehidimizin Şehadeti, Çıkarma Harekatının başladığı 10 Ağustos’tan 2 gün sonrası olan 12 ve 13 Ağustos günlerinde Akbaş sevkiyat hastanesindedir. Doktor Avedis günlüğüne Ağustos ayının olaylarını Akbaş’ın çeşitli noktalarında görev alırken, her gün gelen yaralı sayısına dair notları yazdığı sırada, o yaralıların içinde Aksaraylı şehitlerimiz de yaralı olarak gelmiş bulunuyor muydu bilinmez ama Avedis, 10-17 Ağustos 1915 tarihleri arasında Akbaş’ta, toplamda 20.000 yaralı sayısını kaydetmiştir.

Bu arada bir diğer nokta, Akbaş ve diğer sevkiyat-nakliyat noktalarından İstanbul’a erişen yaralı ve hasta askerlerimizden 1916 yılı itibariyle, sadece 25 bine yakını İstanbul’da Şehit olur. Ve bu askerlerimiz öncelikle, İstanbul’da Edirnekapı Şehitliğine defnedilir. İstanbul’daki hastanelerde iyileşenler ise yeniden Çanakkale’ye sevk edilirler.

Çanakkale Cephesinden İstanbul’a yaralı taşınmış, İstanbul’un kimi semt hastanelerinde akibeti şehadet olan askerlerimizin bazıları da, Karacaahmet ve İstanbul’un diğer bölge mezarlıklarına defnedilmişlerdir. (İstanbul’da Şehadete erenlerden birisi de, Sıra No: 1308. 15.Alay.3.Tab.2.Böl.P.Er. Aksaraylı İsmail oğlu Ahmet, (Doğ.Tar.Bulunmuyor) olur. 24/02/1331 (7 Mayıs 1915) tarihinde Gülhane Hastanesinde vefat etmiştir.

Aslında Doktor Avedis Cebeciyan’ın şahit olup günlük kaydını tuttuğu Akbaş’ta, yaklaşık 40 bin yaralı içindeki, Şehit oldukları yer olarak Akbaş ya da Akbaş Nakliyat Hastanesi kaydı bulunan fakat dikili anıt taşlarda ismine rastlayamayacağınız, Milli Savunma Bakanlığı arşiv kayıtlarında ve Akbaş Şehitliği rölyefindeki listede küçük künyesi bulunan şanlı Aksaraylı Şehit askerlerimiz şunlardır: [5]

Sıra No 30284: 70.Alay.3.Tab.10.Böl.: Hasan Oğlu Nazif,(Lakabı Kocakülahoğlu),P.Er (doğ.1891) 30/05/1331 (12 Ağustos 1915 Perşembe), Belisırma/Güzelyurt/Aksaray.Akbaş Hastanesi. (Nasıl Şehit olduğu hakkında bilgi vermesi amacıyla aynı birlikten, Şehit Sıra No:32165, 70.Alay.3.Tab.10.Böl. P.Er Hacı Ali Oğlu Ömer,(d.1891-lakâbı Ömer Emmi Oğulları),Gülpınar/Güzelyurt/Aksaray, 19/04/1331, 2 Temmuz Cuma 1915 tarihinde Seddülbahir Muharebesinde şehit olur.)

Sıra No 9651: 5.Kolordu.41.Alay.3.Tab.4.Böl.:Mustafa Oğlu Hakkı, Piyade Onbaşı, Ulukışla/ Yeşilova/Aksaray. 31/05/1331. (13 Ağustos 1915 Cuma) (doğ.Tarihi bulunmuyor) Akbaş Nakliyat Hastahanesi.

Sıra No 6781: 17.Alay.3.Tab.4.Böl: Ali Oğlu Arif, Rütbe:Piyade Er (doğ.1882) Ihlara-Güzelyurt/Aksaray, 26/06/1331(8 Eylül 1915 Çarşamba), Akbaş Nakliyat Hastanesi

Sıra No 9917: 6.Kolordu.77.Alay.1.Tabur.2.Bölük: Yahya Oğlu Halil, Er (doğ.1890) 05/09/1331 (18 Kasım 1915 Perşembe), Aksaray. Akbaş N. Hastanesi. (Nasıl şehit olduğu hakkında bilgi vermesi amacıyla bir not, aynı birlikten, Şehit Sıra No: 27260: 6.Kolordu.77.Alay.1.Tabur.2.Bölük: P.Er.Abdullah Oğlu Mustafa,(d.1886-lakâbı Köseoğulları), Aksaray, Süngü Bayırı Muharebesinde 03/09/1331-16 Kasım Salı, 1915’te şehit olur.)

Ve hakkında arşivlerde doğru dürüst bilgi bulamayacağınız, Şehitlikte taşını göremeyeceğiniz diğer Aksaraylı Akbaş Şehitleri:

148.Alay 1.Tab.4.Böl.: Halil İbrahim Oğlu Ahmet, Er,(doğ.1884) Aksaray

34.Alay.2.Tab.5.Böl.: Mehmet Oğlu Ali, Rütbesi bilinmiyor-(doğ.1892) Aksaray

30.Alay.?-?-?: Arif Oğlu İsmail, Er (doğ.1889) Aksaray

Gayrı uzatmayayım…Hülasa, Akbaş Şehitliğinde yatan 7 kahramanımızın anısına Akbaş Şehitliğinde 459 anıt taşın yanında en azından 3 tane daha olmalıydı ve şu son verdiğim 3 künye bilgileri üstüne yazılmalıydı.

Son olarak Avedis Cebeciyan’ın günlüğünü neden seçtiğimi söyleyeyim sizlere. O Osmanlı’nın her Cephesinde görevde iken, ailesi ve yakınları Suriye yollarında, tehcirdeydi. Eğitimli, kültürlü ve başarılı bir doktor vatandaşımızken, I.Dünya Savaşı sonrası Suriye’ye giden Avedis, Halep’te yaşar ve oraya gömülür. Günlüğünü okursanız, hayatında bizim için büyük işler başardığını öğrenirsiniz…


[3] *Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Yıl: 11, Bahar 2013, Sayı: 14, ss. 33-47 Lokman ERDEMİR

[4] https://kizilaytarih.org/makale-tez/mk018.pdf , Erdemir, Lokman, Çanakkale Muharebeleri Sırasında Cephe’den İstanbul’a Yaralıların Nakli, Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlhami İnceöz Arşivi