Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

İslâm’ın Şiire ve Edebiyata Bakışı-2

İslâm’ın Şiire ve Edebiyata Bakışı-2

     “Ka’b, Mekke’nin fethine kadar putperest olarak kaldı. Mekke’nin fethinden çok az önce kardeşi Buceyr, İslamiyeti kabul etmiştir. Ka’b, İslamı kabul ettiğinden dolayı kardeşi Buceyr’i hicvetmiştir. Bundan dolayı Hz. Muhammed tarafından gıyabi ölüme mahkum edilmiştir. Kardeşi Buceyr, kendisine Hz. Peygamberi’inİslamiyeti kabul etmeyen ve ona saldırıda bulunan bütün müşrik şairleri öldüreceğini bildiren bir mektup yolladı ve onun tövbe ederek İslam’a girmesini istedi. Bunun üzerine Ka’b Medine’ye gider ve Hz. Ebûbekir ile buluşur. Hz. Ebûbekir, sabah namazı bitiminde onu Hz. Peygamber’e götürür. Ka’b korkusundan dolayı sarığını yüzüne dolamıştı. Resulullah’a

Ey AllahınResulu, Ka’b b. Zuheyrtevbe etmiş ve Müslüman olarak senden canının bağışlanması için gelmiştir. Onu sana getirsem onun Müslümanlığını kabul eder misin?

Resulullah :

-Evet buyurunca,

-Ey Allah’ın Resulu, Ka’b b. Zuheyr benim, diyerek kendisini tanıttı. O esnada Ensardan biri:

-Ey Allah’ın Resulu, bana izin verin de, şu Allah düşmanının boynunu vurayım, dedi.

Resulullah:

-Onu bırak, zira o tövbe etmiş ve yaptıklarından pişman olarak gelmiştir.

Ka’b affa mazhar olunca Resulullah ve Ensarla Muhacirinden oluşan cemaatin önünde BanetSuad kasidesini okumuştur. Bu kaside meşhur şu mısralarla başlar.

بانَتْسُعادُفقلْبِياليومَمَتْبولُ                   مُتيَّمٌإِثرَهَالميجزمَكْبُولُ

بانَتْسُعادُفقلْبِياليومَمَتْبولُ                   مُتيَّمٌإِثرَهَالميجزمَكْبُولُ

و ماسعادغَداةالبيْنإذبرزت                إلاأَغَنُّغضيضُالطرْفمكحولُ

لايُشتكىقِصرمنها و لاطولُ               هيفاءُمقبلةًعجزاءُمدبرةً

تَجْلوعوارضَذيظَلْمٍإذاابتسمت             كأنهمُنْهلٌّبالراحمعلولُ

“Suad ayrıldı. Bundan dolayı kalbim bitkin ve çaresizdir. Onun arkasından, ondan kurtulmayacak derecede bağlanmıştır.

Suad, göç ettikleri zaman, ayrılık sabahı üzüntülü sesler çıkaran, sürmeli ve mahmur gözlü bir ceylan gibiydi.

Ne kısa ne de uzundur. Önden narin geriden yaşlı gözükür.

Gülümserse, şarabın ilkiyle sulanmış ve sulanmakta devam ediyormuş gibi beyaz dişlerini gösterir.”

Böyle devam eden kasidenin, Peygamberimizi en çok hoşnut eden okunduğu sırada heyecana gelip üzerindeki hırkasını çıkarıp hediye ettiği mısraları, kanaatimce bizler için de çok önem arz eder.

أُنبئتُأنَّرسولاللهأوعدني                    والعفوُعندرسولاللهمأمول

مهلاهداكالذيأعطاكنافلة                        القرانفيهامواعيظ و تفصيل

إنَّالرسولَلنورٌيُستضاءُبهِ                  مهنَّدٌمنسيوفِ (الهند) اللهمسلولُ

-Allah’ın Resulü’nün beni tehdit ettiğini öğrendim; affetmek Allah’ın Resulü’nden umulur.

-Resul ışığına muhtaç olduğumuz bir nurdur, kınından çıkarılmış Allah’ın kılıçlarından bir kılıçtır

Bu hırka daha sonra Muaviye tarafından Ka’b’ın çocuklarından yirmi bin dirheme satın alınır. Muaviye’den sonra halifeler bu hırkayı iki bayramda giyiyorlardı. Daha sonra mukaddes emanetler kapsamında İstanbul’a getirilir. Günümüzde Hırka-i Şerif Camiinde muhafaza edilmektedir.

Ka’b b. Züheyr’inKasideiBürde’si çok meşhurdur. Çoğu kez halk arasında bu kasideyle İmam Busiri’ye ait Kaside-i Büre/Bürde karıştırılır. Şifa niyetiyle okunan kaside, Bür’e Kasidesidir. İmam Busiri felçliyken bu naatı kaleme alır, sonrasında rüyasında Hz. Peygamber tarafından sırtına hırka giydirilerek mükâfatlandırılır ve sonrasında şifa bulur.  Bizde daha çok tanınan kaside bu Bür’e kasidesidir. Arap edebiyatında ise Ka’b b. Züheyr’e ait olan Bürde kasidesi önemli yer tutar. 

Müslüman olan Ka’b’ın İslam’ın etkisinde kalarak şiirlerine yeni bir çehre kazandırdığını görmekteyiz. Rızık kapısının ve insanların tek koruyucusunun Allah olması gibi dinî hususlara şiirlerinde yer vermiştir. Kendisini küfür ve kötü sözlerle yeren rakibine yapıcı bir üslupla uygun cevaplar vermiştir. Bütün bunlarda Kuran’ı ve Hz. Peygamber’in ahlakını kendisine rehber edindi.

Dönemin kimi şairleri Kuran ayetlerine temkinli yaklaşıyorken Lebîd b. Rebîa gibi şairler bu ayetlerdeki belağat karşısında hayranlığını gizlemez ve şiir söylemekten vazgeçer. Ancak Ka’b b. Züheyr, el-Hansa, Abdullah b. ez-Ziba’ra, Malik b. er-Rayb ve el-Hutay’a gibi şairler şiir söylemeye devam etmişlerdir.

Bu arada Arap edebiyatında kadın şairler arasında şüphesiz en öne çıkan isim olan Hansa’dan da bahsetmekte fayda var. Şiirlerinin çoğunu Câhiliye Döneminde yazmasına rağmen, özellikle kardeşlerinin şehadetinden sonra, İslâmî Dönem’de mersiye türünün en duygulu örneklerini vermiştir. Kadisiye Savaşı öncesinde cepheye göndereceği dört oğlunu toplayıp yaptığı vasiyet onu eşsiz kılar. Onları derin bir şefkatle süzdükten sonra şöyle der:  “Dünya, ahiret karşısında değersizdir; payidar olan yurt, payidar olmayan yurttan daha iyidir. Dininiz için çalışın ve cepheleri sıcak tutun.” Peygamberimiz’in ölümünden sonra ona da birçok mersiye söylemiştir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Lütfi Ersöz Arşivi