
İlhami İnceöz
Yeşilçam'da Aksaraylı Bir Aşk Öyküsü: ''Deprem'' (1976)
Yeşilçam'da Aksaraylı Bir Aşk Öyküsü: ''Deprem'' (1976)
1976 yılı yazında çekilen, Yönetmenliğini Şerif Gören’in, Senaristliğini Safa Önal’ın yaptığı ‘’Deprem’’ filminin Yapımcısı İrfan Ünal’dır. Filmin müziklerini usta müzisyen Cahit Berkay hazırlamıştır. Filmin başrollerini Kadir İnanır (Ahmet), Türkan Şoray (Zeynep), Nasır Melek (Rıza), Şükriye Atav (Zeynep’in annesi), İhsan Yüce (Arabacı) gibi ünlü Yeşilçam ustaları paylaşır.
Filmin konusu kısaca şöyledir: ‘’Babasının ölümünden sonra hapisten memleketine (İstanbul’dan Aksaray’a) dönen, hayatın gerçeklerini boş vermiş, hercai gönüllü ciddiyetsiz Aksaraylı Ahmet, baba mirasını satıp elde ettiği zenginlikle tekrar İstanbul’a dönmeyi düşünmektedir. Fakat ilk karşılaşmasında köyden Zehra’nın kızı Zeynep’e (Türkan Şoray) âşık olur. Yaşı kemâle ermiş olsa da Zeynep ilerlemiş yaşına rağmen, annesinin uygun görmediği kısmetlerinden hiçbirisiyle evlenememiştir.
Bir gün köye yeni dönen Ahmet’le karşılaşır. Ahmet’in hercai tavırlarından, her şeye boş vermişliğinden rahatsız olsa da, yine de Ahmet’ten hoşlanmıştır ama belli etmez. Kendisini ayartmaya uğraşan Ahmet’e rağmen, annesinden kendisini istemeye gelen, Demirci ustası Rıza ile evlenmeye, annesiyle hesaplaşmak uğruna ‘’Evet’’ der. Düğün günü gelir çatar.
Düğünde Zeynep’i yalnız yakaladığı anda ona aşkını ilan eden Ahmet, Zeynep’ten karşılık bulamaz. Ahmet, buna rağmen gerdek odasını basar. Rıza’yı yaralayarak, Zeynep’i zorla İstanbul’a kaçırır. Bu olayla köylüsüne rezil olan, gururu kırılan Rıza Usta, olanları içine sindiremez, onları yakalayıp cezalandırmak için, ikisinin peşine düşer. Onların izini İstanbul’da bulsa da, bir türlü yakalamak emeline erişemez. Ahmet’le Zeynep, peşlerindeki Rıza’dan kurtulmak için İstanbul’u bırakıp, memleketleri olan Aksaray’a dönerler. Rıza Usta da onların izinden Aksaray’a dönerek, onları aramaya koyulur. Ahmet’in izini köyde bulan Rıza Usta, onlara peşlerinde olduğunu hissettirince, Aksaray’ın Selime kayalıklarında bir kovalamaca başlar. Ahmet’le Zeynep uğraşsalar da kaçamazlar, sonunda Rıza Usta’nın ellerine düşerler. Rıza Usta, ikiliyi kayalıklarda zincirleyerek, aç susuz bırakarak, esir tutar. Onları bu esaretten ancak, bu esnada Aksaray’da meydana gelen büyük bir deprem kurtarır. Depremde Zeynep’in doğurduğu çocuğu gören Rıza, yaptıklarına bir son vererek, pişmanlıkla kaderine razı olur. İki sevgiliyi birbirlerine bağışlayarak aradan çekilir.’’
Filmin çekimlerinde, 1970’li yılların İstanbul’unu ve Aksaray’ını sinema ekranlarına yansıtan, doğal-tarihi alanlardan Ihlara, Selime, Gücünkaya, Belisırma, Yaprakhisar ve civarı çekim mekanları olarak kullanılmıştır. Yine filmde Aksaray merkezindeki eski terminal ve civarında çekilen otobüs sahneleri de mevcuttur. Bu görüntülerde eski terminaldeki benzinlik, kahve, bakkal, manav dükkânları da filmde görülür.
Filmin en gözde sahnelerinden birisi, Kadir İnanır’ın Hasan dağı manzarasına karşı nehirden at arabası sürdüğü, çarşıdan köye döndüğü sahnedir. Filmin İstanbul sahneleri hariç geriye kalan tüm sahnelerinde, Aksaray köylüleri oyuncu veya figüran olarak görünür. Civarın bitki örtüsü, ağaç çeşitliliği, su kaynakları yanında, köy usul ve adetleri, kız isteme, evlenme, düğün, düğün yemeği gibi merasimler de ekrana yansıtılır. Yerli halkın kadınları çoğunlukla gündelik kıyafetle, yerel giysileri ile görünür. Çarşı ve köyde yapılan düğün gibi kalabalık sahnelerde kasket, ceket pantolon gibi gündelik elbiselerle Aksaray halkının gündelik yaşantısı canlandırılır.
Bazı çarşı esnafı ile köy çarşısı sahneleri yanında, çay ocağı, berber, bakkaliye ve yolcu taşıma şirketi gibi bilumum esnaflar filmin kimi sahnelerinde belli belirsiz, göz önüne gelir. Yine Aksaray’ın güzellikleri göz önüne serilmek ve tanıtılmak için panoramik manzaraların çoğunda Ihlara ve Selime ile civarındaki yörenin doğal ve tarihi güzellikleri sık sık filmde izleyicilere sunulur.
Filmde (50.dk.), İstanbul’da düştüğü cezaevindeyken kendisine akıl veren hücre arkadaşına Rıza Usta’nın söylediği şu cümle, filmin ikinci yarısı sayılabilecek Aksaray’daki takip yolculuğunu başlatır: ‘’ (Ahmet). Hemşerimdir. Buraya da (İstanbul’a) Aksaray’dan gelmiştir.’’
Senaryodaki başkarakterlerin Aksaraylı olması, filmde Selime’deki Peribacaları’ndan Hasandağ’a, Melendiz nehrinden Selime kayalıklarına, Belisırma ile Yaprakhisar manzaralarına kadar kullanılmış olması, yine (50.ve51.dk’larda) 51 plakalı ‘’Aksaray Seyahat’’ (O 302) otobüslerinin görünmesi, Aksaray’ı Yeşilçam’a bir aşk öyküsüyle taşıyan bu filmin, Aksaraylılar için izlenme zevkini artırır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.