Ne kadar paylaşıyoruz?
Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan ramazan ayı sayısız güzelliklerin yaşandığı müstesna bir zaman dilimidir. Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmesi, bu ayın “bin aydan daha hayırlı” olan Kadir Gecesi gibi çok önemli bir zaman dilimini barındırması, itikaf, teravih, fitre ve oruç gibi ibadetlerin bu ayda yerine getirilmesi ve bu ayda yapılan ibadetlerin sevabının diğer aylara nazaran daha fazla olması ramazan ayının kutsal sayılmasının sebepleri arasında yer alır.
Ramazan ayının en güzel taraflarından biri de insanın manevi anlamda arınması; günah sayılan davranışlardan kendini koruması, tevazu, merhamet, cömertlik gibi güzel hasletlerle kalbini donatmasıdır.
“Aç tokun halinde anlamaz” bir kaz saat olsa da aç olarak bu ifadenin hayat bulduğu, ötekini somut bir şekilde düşündüğümüz bir aydır ramazan…
“Hayat paylaşınca güzel” ifadesi sadece bir reklamın akıllarda kalan sloganı olmamalı…
Ramazan ayı, paylaşımın en güzel bir şekilde hayata geçirildiği kutsal ay…
Pandemi ile şatafatlı iftarlar unutuldu gitti.
Üyelerin paralarıyla odalarda, borsalardaki o süslü davetler….
Hepsi yalan oldu.
Sahi her yıl iftarlara ciddi bütçe ayıran o kurumların mübarek yöneticileri bütçeyi şimdi hangi kalemde harcarsınız!
Bari fakire-fukaraya erzak dağıtın be başkanlarım…
Ondan öte birey olarak dolu sofrada ailece iftarı beklerken ya da sahurda ötekini, olmayanı ne kadar düşünüyoruz!
İşte bu sorunun cevabına hangi oranda cevap veriyorsak, belki de ramazanın özünü o kadar derinden anladık ve uyguluyoruz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.