Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Ramazan; Kur’an-ı Kerimin İndirilmeye Başlandığı Mübarek Bir Aydır

Ramazan-ı Şerif Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı mübarek bir aydır. İlk vahiy Ramazan ayı içerisindeki bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinde Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.) gönderildiği için, Ramazan ayına Kuran ay’ı diyebiliriz. Kur’an-ı Kerim ile her zaman diliminde irtibatımız sağlam olmalı, Ramazan ayında ise bu irtibatımızı artırmalıyız. Kur’an-ı Kerimi en iyi okumalı, anlamalı ve hayatımıza hükümlerini tatbik ederek yaşamalıyız.

Ailemiz, çocuklarımız bizlere Yüce Allah’ın (c.c.) emanetidir. Çocuklarımızın dünya hayatında en iyi yerlere gelip, rahat yaşamalarını düşündüğümüz gibi, ölümden sonraki gerçek ahiret hayatını da düşünüp evlatlarımıza lazım olan dini bilgilerini de öğretmek en önemli görevlerimizdendir. Anne ve babalar; evlatlarına güzel isim vermek, haramlardan uzak tutup, helâl kazançla beslenmek, okutmak, terbiyeli ve ahlâklı yetiştirmek, zamanı gelince uygun bir eş ile evlendirmek, sevgilerini sürekli gösterip, dua etmek, koruyup kollamakvatana millete faydalı birer insan olmalarını sağlamakla yükümlüdürler. Bu güzellikleri gerçekleştiren ebeveynler büyük bir sevaba nail olacakları müjdelenmektedir.. Evlâtlarımız ve mallarımız bizler için birer imtihan vesilesidir. İmtihanımızı kazanmak için çok çalışmalıyız.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s. a. s.) döneminde başlayan Kuran-ı Kerim eğitimi, çağlar boyunca devam etmiş olup kıyamete kadar da devam edecektir. Öncelikle öğrenmek, sonrasında öğrendiğimiz Kuran-ı Kerimi öğretmek, hayırlı olmamız için en önemli özelliktir. Evlatlarımıza hem dini bilgilerini vererek ruhlarını, hem de helâl rızıklarla da bedenlerini besleyelim ki güzel ahlâk sahibi olmalarını sağlayabilelim. Müslümanlar Kuran-ı Kerim'i okumak, anlamak ve yaşamakla emrolunmuşlardır. İnandığı ve hayat Nizamı edindiği Kuran'a karşı Müminin ilk vazifesi O'nu sık sık okumak, anlamak ve hükümlerine uygun bir hayatı yaşamak olmalıdır. Kuran'ın ilk emri ‘Oku’ iken şüphesiz Kuran'ı okuyamama diye bir mazeret olamaz. Her Müslüman Kuran'ı okumayı kendisi bilmeli ayrıca aile fertlerine ve öğretebileceği kimselere öğretmelidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Sizin en hayırlınız, Kuran-ı öğrenenleriniz ve öğretenlerinizdir" "Her kim Kuran'dan bir harf okursa ona bir sevap vardır. Her bir sevap ise on katı ile mükâfatlandırılacaktır". "Kıyamet gününde, Kur’an, Allah'ın huzurunda kendisini okuyan ve yaşayan kişi için Allah (c.c..)'a niyaz eder “Ya Rabbi! Ondan razı ol der. Allah da o kişiden hoşnut olur".

Tatbik olunmayan bilgilerden bir menfaat edinilemeyeceği gibi, inanılan, okunan, anlaşılan, fakat yaşanmayan Kur’an'dan da özlenen faydalar sağlanamaz. Kur’an ayında, yeniden özlenen şekliyle Kur’an’la buluşalım. Ramazan-ı Şerifteki güzel kazanımlarımızı diğer zamanlara da taşımalıyız. Ramazanda Kuran-ı Kerim tilaveti, hatimler doruk noktaya çıkmakta, ibadetlerimiz artmakta, yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örnekleri sergilenmektedir. Bu özelliklerimizin her zaman aynı anlayışta devamını sağlamalıyız.

Kuran-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı ay olan Ramazan-ı şerifte tuttuğumuz oruç, ruhun doyurulması için bedenin aç bırakılması halidir. Oruçla ruh doyurulur, beden terbiye edilir. Yeme, içme, şehevi istek ve arzuların etki alanından kurtularak arzu edilen Manevi güzelliklere oruç ile ulaşmaktayız. Ramazan-ı şerifi, Kur’an ayı olarak bilip, hayatımızı Kur’an ile yeniden inşa etmeliyiz. Kur’an’ı okumalı, anlamalı ve en doğru bir şekilde yaşamak için rol model Peygamberimiz Hz. Muhammed’in sünnet/hadislerdeki uygulama örnekleri öğrenilmeli ve bu öğrendiklerimizi de hayatımıza hakim kılmalıyız. Bu özelliklere sahip olursak, arzu edilen İmana ulaşırız. Ramazan-ı Şerifi özü itibariyle kavramalıyız. Allah'tan gelen ilahi mesajı iyi anlamalı ve o ilahi mesaja uygun yaşamalıyız. Bu ilahi mesajda insanoğlunun iki cihanda kurtuluşa ermesine vesile olacak emir ve yasaklar bulunmaktadır.

İnsan beden ve ruhtan müteşekkildir. Nasıl ki bedenin yaşaması için yemeye, içmeye v. b. ihtiyacı varsa, bunun gibi ruhun da gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun gıdası da tam anlamıyla Allah’ın rızasına uygun işler yapıp, yasakladığı fiillerden uzak durmakla mümkündür. Bu mübarek ramazan ayında ruhumuzu da manevi olarak arzulanan şekilde besleyelim. Bedenimizi imsak ve iftar arasında yeme, içme, şehevi istek ve arzularımızdan uzak tutarak arındıralım. Bu nimetlerin ne kadar önemli olduğunu anlayıp, şükretmeye devam edelim. Oruç; sabrı, dayanıklılığı, başkalarını düşünmeyi, nimetlerin önemini, yardımlaşmayı (zekat, fitre, infak) v.b. birçok hususu yeniden hatırlatmakta ve gündemimize getirmektedir. Ruhumuzun, bedenimizin, her türlü kirlilikten, arınarak, gerçek anlamda yanıp, arınmayı bu Ramazan ayında başarmak için Kur’an la gerçek anlamda buluşalım. İbadet ve taatlarımızla kulluk görevimizi en iyi şekilde yapalım. Güzel ahlâk sahibi Müslümanlar olarak her iki cihanda da kurtuluşa erenlerden olalım. Oruç tutan sıhhat bulur. Oruç ibadetimizle beden ve ruh sağlığımızı, huzurumuzu, mutluluğumuzu sağlayabiliriz.

Rabbimiz Kur’an-ı Kerimi okuyup anlayıp rol model Peygamberimiz Hz. Muhammed’in rehberliğinde rızasını kazanacak şekilde yaşamayı her birimize nasip eylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim.

Bu yazı toplam 714 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.