
İlhami İnceöz
ADININ ÖNÜNDE ‘’DENİZLİ-RİZE’’ YOK AMA!
ADININ ÖNÜNDE ‘’DENİZLİ-RİZE’’ YOK AMA!
Kalem erbabıydılar. Yazmakla kalmadılar, tüm ülkeye çıkıp anlattılar. Kimi zaman önkuzu, kimi zaman kaptan, kimi zaman taşlanan, kimi zaman dışlanan, kimi zaman da (sözle) haşlanan ama çoğu zaman da çoğu kesimlerce alkışlananlardan oldular…
Kelam erbabıydılar. Yazdıkları, güney kuzey, doğu batı, sağ sol demeden her kesimden insanı etkiledi, fikirleri tersine çevirdi, duvarlar yıktı, kaleler ördü. Kelimelerle kaleler fethetti, gönüllere girdi, akıl verdi, fener oldu, yön buldurdu, doğruyu gösterdi ya da doğru bildiğini göstermeye çalıştı.
1925 yılında Menemen’de doğan, Türkiye’de istisnasız her kesimi, şiirleriyle, mısralarıyla etkileyen, büyüleyen, yön veren bilge, Cumhuriyetle akran, son dönem Türkiye’sinin nadide entelektüel şahsiyetlerinden biri olan Attilâ İlhan, 21 yaşında iken Lise mezunu olabilmişti. Ardından kaydolduğu İstanbul Hukuk Üniversitesini yarıda bıraktı, bitiremedi. Yayınevi yönetti, gazetecilik yaptı, senaryo yazarlığı yaptı.12 şiir kitabının yanında romanlar, senaryolar, denemeler, çeviriler, şiir albümleri yayınladı. Şiirlerinin çoğu usta sanatçılarca bestelendi, şiir albümlerine konuldu, usta sanatçılarca okundu. Genç nesiller ideal dolu ‘’Kaptan’’ı, ‘’aşkı en iyi anlatan şair’’ olarak da tanıdı, benimsedi. Eserleriyle nice büyük ödül kazandı. Yazdığı kitaplar kadar, hakkında kitap yazıldı. Milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
Türk düşünce hayatının en çok gözle gören, en aydın bakışlılarından biri olan Üstad Hüseyin Cemil Meriç 1940 yılında burslu olarak İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokuluna kabul edilene dek, lise mezunu bir öğretmendi. Hint Edebiyatından Sosyoloji dalına dek, toplamda 13 yıkılmaz eser ortaya koydu. 4 büyük ödül aldı. Kitaplarının kapağında sadece Cemil Meriç yazar. Bu ülkede düşünmek, okumak ve öğretmek üzerine çalışıp da adını ve eserlerini bilmeyen, okumayan bir fert bulamazsınız. Milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
Türk düşünce hayatının zirvelerinde esen kuvvetli rüzgârlardan biri olan Nurettin Topçu fikirleriyle, eserleriyle tanınmadan önce İstanbul Erkek Lisesini bitirmişti. Ardından Cumhuriyet sonrası Paris’e üniversite eğitimi almak için giden başarılı öğrencilerden biriydi. Ortaya koyduğu eserler ve fikirlerle bir Türk filozofunun İslam’dan kopmadan, Ondan güç alarak nasıl felsefe yapabileceğini göstermeye çalıştı. Burada saydığım, sayacağım isimlerden sadece Nurettin Topçu Doçentlik tezi vermişti. Onun da kitaplarının kapağında, sadece Nurettin Topçu yazar. Milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
1933 yılında doğan Üstâd Sezai Karakoç arkadaşı Üstâd Cemal Süreya gibi parasız yatılı okullarda ilk-orta öğrenimini tamamladı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye bölümünden mezun oldu. Maliye Bakanlığı, Vergi dairesi gibi kurumlarda memurluk, kontrolörlük, müfettiş yardımcılığı gibi görevlerde bulundu. Diriliş dergisi, yayınevi ve kendi partisini kurdu. Yazıları, şiirleri ve fikirleriyle milyonlara erişti. ‘’Boyunca’’ kitap yazdı. Kitapları her sene baskı tazeledi. Layık görüldüğü 2011 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat ödülünü almayı reddetti. Şiirlerinde dini ve metafizik yönüyle, kendi belleğini yansıttı ve ardından gelen pek çok şairi etkiledi. Milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
Türk şiirinin zirvelerine hece ölçüsüyle yazdığı, dini ve fikri yönü kuvvetli şiirleriyle yerleşen Üstâd Necip F. Kısakürek, 1904 yılında bir Hukukçu’nun oğlu olarak dünyaya geldi. Deniz harp okulunu bitirdi, ilerleyen yıllarda bu sayede Türk ordusunda subaylık yaptı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okudu, bitirmeden Edebiyat Fakültesi-Felsefe bölümüne geçti, mezun oldu. Paris’e gönderilen Cumhuriyet öğrencilerinden biri olarak, Attilâ İlhan, Nurettin Topçu gibi Paris’te bulundu. Başarısızlıktan bursu kesildi, Türkiye’ye döndü. Bankacılık sektöründe çalıştı. Tiyatro oyunları oynandı, sinemaya ve televizyona uyarlandı. Çalkantılı ve mücadelelerle geçen hayatının her döneminde gazete ve dergilerde, büyük kesimleri etkileyen, fikir yazıları yazdı, şiirler yayınladı. Dergi, yayınevi ve cemiyet kurdu, yönetti. Fikri mücadelesine böyle devam etti. Fikir ve eleştirilerinden dolayı pek çok kez yargılandı, cezaevi gördü. ‘’Boyu’nca kitap yazdı’’, şiirleri ve fikirleri, ardından milyonları sürükledi, milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
1944 yılında Söke’li bir polis memurunun oğlu olarak Kayseri’de doğan İsmet Özel, Siyasal Bilgiler Fakültesinde bulundu, Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı’nı bitirdi. 5 yabancı dil öğrendi. Bilgi Üniversitesinde öğretmenlik, televizyonlarda programlar yaptı. Gazete ve dergilerde büyük kesimlere erişen şiirleri, yazıları yayınlandı. Bakanlık ve konservatuvarlarda görev yaptı. Şairlik ve yazarlığıyla, nice büyük ödülün sahibi oldu. Cemiyet, dergi ve yayınevi kurdu, yönetti. Toplumcu ve idealist fikirleri ve şiirleriyle milyonlara erişti. Şairliğini, zirvelerde bıraktı. Milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
Erzincan doğumlu, son dönem Türk hikâyeciliğinin yaşayan en usta kalemlerinden biri Mustafa Kutlu, Erzurum Türk Dili Edebiyatı Öğretmenliğini bitirdi. Bir süre liselerde öğretmenlik yapsa da, dergi ve yayınevi yöneticiliğinde karar kıldı. Köşe yazıları yazdı. Televizyon programları hazırladı. Dergiler kurdu, yönetti. Yazdığı 50 kadar kitabı neredeyse her yıl baskı yeniliyor. Hikâyeleri, televizyon ve sinemaya uyarlandı. 2000’li yıllardan sonra ülkemizde, milyonlar kitaplarını okudu, okuyor…
Türkçeyi en etkili ve güzel kullanan Şair ödüllü üstâd Cemal Safi, Samsun Sanat okulu Torna-Tesviye bölümünden mezundu. Milyonların okuduğu Üstâd Edip Cansever gibi şairliğini konuk ağırlarken, otelde çalışırken besledi, biriktirdi, yazdı. 90’lı yılları her dalda kasıp kavuran, en çok dinlenen şarkıların yazarı idi. Her dalda, her türde usta sanatçılar tarafından 150’den fazla şiiri bestelendi, uzunca bir döneme damga vurdu. Şiirleri, pek çok sanatçının okuduğu şiir albümlerinde yer aldı. Birçok önemli ödül aldı. 4 şiir kitabı yayınladı. Milyonlar tanıdı, milyonlar ezberledi, milyonlar okuyor…
Üniversite yüzü görmemiş ama milyonlarca üniversitelinin akıl kandili olmuş, onların düşünce ve sanat rotalarına mısralarıyla, fikirleriyle, karakteriyle yön vermiş Abdurrahim Karakoç yıllarca memurluk ve gazetecilik yaptı. Gençliğinde başladığı marangozluk zanaatından şiire kaçan ‘’üstâd’’ elleriyle, idealindeki Türk-İslam ülküsüyle nakışladığı 12 şiir kitabıyla, Türkiye’nin son dönem hece ölçüsünün en gür kaynaklarından ve en coşkun denizlerinden biri oldu. Taşlama şiirleriyle, eleştirinin en tepesinde esen iman ve hakikat dolu rüzgârlarından biri oldu. Şiirlerinin çoğu usta sanatçılarca bestelendi, albümlere konuldu. Azerbaycan’dan Macaristan’a, Mısır’dan Bosna’ya kadar Türkçesini, sesini ve ülküsünü Anadolu’dan duyurdu. Şiirleriyle pek çok kesimden ödül aldı. Türk’ün olduğu her kara parçasında Türkçe şiir yazıp da, Karakoç adını ve şiirlerini duymayan, bilmeyen şair bırakmadı. Milyonlar şiirlerini ezberledi, milyonlar okudu, okuyor…
‘’DERVİŞ İŞİ, AŞK’A ZİKİR; KALMADI ONDA, BAŞKA FİKİR!’’
12 Ekim 2025 Pazar 17:48DERT GELİR-1
12 Ekim 2025 Pazar 13:22BİR, UZUN YOL TÜRKÜSÜDÜR BU!
09 Ekim 2025 Perşembe 15:00HAYAT DEDİĞİN, ANI MEZARLIĞI!
08 Ekim 2025 Çarşamba 19:48EŞGİMİZ HAZAN BİLMEZ BAHAR OLSUN!
08 Ekim 2025 Çarşamba 17:32Aksaraylı Portreler 29/ MÜSTEŞAR YARDIMCISI AKSARAYLI İSMAİL GÜNİNDİ
07 Ekim 2025 Salı 17:22İSTANBUL, YA SEN ÇAĞIR?
06 Ekim 2025 Pazartesi 17:25GÖKKUŞAĞI
05 Ekim 2025 Pazar 17:25AKSARAYLI PORTRELER 26 BAŞARILI HUKUKÇU HASAN HÜSEYİN SAPMAZLI
04 Ekim 2025 Cumartesi 18:40YAZACAĞIM
02 Ekim 2025 Perşembe 16:07




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.