Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

En Kârlı Kazanç Allah (c.c.) Rızası İçin Harcamak

En Kârlı Kazanç Allah (c.c.) Rızası İçin Harcamak

Feyz ve bereket dolu Ramazan-ı Şerif ayından gereği gibi kazançlı çıkmak için hem ibadetlerimizi noksansız yerine getirmeli hem de ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarını imkanlarımız ölçüsünde gidermeye çalışmalıyız. Biliyoruz ki en kârlı kazanç, Allah (c.c.) rızası için yapılan harcamalardır. İslâm; hem maddi ve hem de manevi olarak yardımlaşmayı emretmektedir. Nerede ihtiyaç sahibi Müslüman kardeşimiz var ise onlara mutlaka maddi ve manevi destek olmalıyız.

Sadaka; sözlükte doğruluk, (haber) gerçek olmak gibi anlamlara gelen sıdk kökündendir. Dini terim olarak ise; İslâm’ın emri gereği olarak Müslümanların Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için şartlarını taşıyan ihtiyaç sahiplerine gönüllü veya zorunlu olarak verdikleri maddi yardımlara verilen isimdir. Bu anlamda sadaka; zekat, keffaret, (Fıtır) fitre, fidye, adak ve hatta infakı da içine almaktadır.

Zekât; sözlükte artma, arıtma, övgü ve bereket anlamlarına gelmektedir. Dini terim olarak ise; Kur’an ve sünnette belirtilenlere sarf edilmek üzere dinen zengin sayılan Müslümanların vermekle yükümlü oldukları payı ifade etmektedir. Fakirin zenginin malı üzerindeki zorunlu bir alacağıdır. Zekât parası ile hayır kurumları yapılamaz. Sadece ve sadece fakirin hakkı olup, ihtiyaçları için harcanır. Cami, Okul, Kuran Kursu, Hastane yaptırma v. b. amaçlı verilen her türlü yardım, infak emri gereğince yapılmaktadır. Zekatta verilecek olan miktar bellidir. Ancak İnfak ta bir sınır yoktur. İnfak ederken de ayet-i kerimede ifade buyrulduğu gibi ifrat ve tefrite, israf ve cimriliğe kaçmadan ihtiyaç fazlasının verilmesi yeterlidir. İnfak çok geniş kapsamlı olduğu için İnfak edenler övülmüşlerdir. Sadakalarımızı önce en yakınımızdan başlamak suretiyle vermeliyiz. İhtiyaç sahibi kardeşlerimizin yaralarına merhem olmak için, Zekât, Fitre, İnfak gibi maddi yardımları en yoğun olarak yapmalı, ayrıca dualarımızla manevi desteğimizi zirveye çıkarıp, kendimizin ve sevdiklerimizin kurtuluşlarını sağlamak için çalışmalıyız. İslâm; İnfak, Zekât, gibi emirlerle maddi yardımları, ihtiyaç sahiplerine vermemizi emretmektedir. Yardımlaşma, kardeşlik duygularımızın kuvvetlenmesi, zenginle fakir arasındaki kaynaşmanın sağlanması gibi çok önemli güzellikleri içinde barındırmaktadır. Zekât; İslam’ın beş temel şartından birisidir. Kelime anlamı; temizlemek, arıtmak, bereketlendirip çoğaltmaktır. Dini anlamı ise; nisap miktarı zenginliğe sahip olan Müslüman’ın Allah’ın emrettiği miktarı ihtiyaç sahibi Müslümanlara vermesidir. Zekat vermekle, bedenimizi ruhumuzu temizlemiş olmakla birlikte mallarımızın da bereketlenip çoğalmasını sağlamış oluruz. İnfak ederek, nifaktan, münafıklıktan korunmuş oluruz. Sadakalarımızla da, Rabbimize Sadakat göstermiş oluruz. Maddi ve Manevi yardımlaşma duygumuzu her zaman diri ve taze tutup yerine getirerek Rabbimizin rızasını kazanıp gerçek anlamda kurtuluşa erenlerden olalım. Zekâtı emreden birçok âyet-i kerime vardır. Bu ayetlerden birkaçını aktarmak istiyorum: “İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât veren var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.” “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözünü yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakiler ancak onlardır!” “Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara Süresi âyet:277, 177, 271)

Zekât: Tevbe süresinin 60. ayetinde belirtilen kimselere verilir. Fakirlere (nisap miktarı malı olmayan), yoksullara( hiçbir şeyi olmayan) borçlulara (borcundan fazla nisap miktarı mala sahip olmayanlar), kölelere (hürriyetlerine kavuşturmak için), kalpleri İslâm’a ısındırılanlara, zekâtı toplayan görevlilere, yolculara, (memleketinde malı, parası olduğu halde yolda parasız kalan, elinde bir şey bulunmayan kişilere memleketlerine gidecekleri kadar zekât verilebilir) Allah yolun da mücadele eden, kendini ilme vermiş kimselere verilir.

İnfak; sözlükte yoksulu düşünmek, yok etmek, bitirmek gibi anlamlara gelmekle birlikte esasında ‘para ve malı elden çıkarmak’ manasında kullanılmaktadır. Dini bir terim olarak ise; Allah’ın hoşnutluğunu elde etmek amacıyla kişinin kendi servetinden harcaması, muhtaçlara aynî ve nakdi yardımda bulunması demektir.

Ayet-i Kerimelerde: “De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe Suresi ayet: 39) “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.” (Ali İmran Süresi âyet:92) “Onlar (O kullar), İnfak ettikleri (harcadıkları) vakit israf etmezler, cimrilik de etmezler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan Süresi âyet:67) “Yine sana iyilik yolunda ne infak edeceklerini (harcayacaklarını) sorarlar. ‘İhtiyaç fazlasını’ de. Allah size ayetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.” (Bakara Süresi âyet:219)

Fitre de denilen Sadaka-i Fıtr (Fıtır Sadakası); Sadaka kelimesi ile iftar etme, Ramazan Bayramı, yaratılış anlamına gelen Fıtr kelimesinin bileşiminden meydana gelmiştir. Aslî ihtiyaçlardan başka nisap miktarı bir mala sâhip bulunan her Müslüman’ın vermesi gereken, (Hanefi Mezhebine göre) vacip olan bir sadakadır. Ramazanın sonuna yetişen veya Ramazan’ın son günü Bayramdan önce dünyaya gelen bir çocuk içinde verilmesi gereken bir ibadettir. Bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığının açıkladığı asgari fitre miktarı 40 TL’dir. Ancak fitrelerimizi verirken, kendi malî imkânımızı ve zenginliğimizi göz önünde bulundurarak, yediklerimizden ortalama bedel olarak hesap edip, bu belirlenen rakamdan aşağı olmamak üzere daha fazla vermemiz güzel olur. Fitre, Orucun ve ibadetlerin kabulüne, bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, maddi yönden bayram gününe zenginler gibi hazırlanmaları için çok güzel bir destektir. Bu cihetle fitre, insani bir hayır ve İslami bir vazifedir.

Rabbimiz, mazlum ve mağdur olan gerçek ihtiyaç sahibi kardeşlerimize sahip çıkmayı, vereceğimiz Zekât, Fitre ve İnfaklarımızla da Rızasına kavuşanlardan olmayı her birimize nasip eylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Lütfi Ersöz Arşivi