İslâm’ın Şiire ve Edebiyata Bakışı (3)
“İslam’la beraber gerek Ka’b b. Zuheyr gibi daha önce de şiir söyleyen şairlerin yanı sıra Hassan b. Sabit, Ka’b b. Malik, Abdullah b. Ravaha, ve Nabiğa el-Ca’dî gibi yeni şiir söyleyen Müslüman şairleri de görmekteyiz. Bunlar arasında öne çıkanı adeta “Peygamber Şairi” olarak adlandırılan Hassân b. Sâbit (563-659-673) olmuştur. Soyunun bir tarafı Beni Neccâr kabilesine dayandığından Hz. Peygamberle akrabalık bağı bulunmaktaydı.
Hz. Peygamber’in Medine’ye hicreti esnasında Müslüman olan Hassan b. Sabit, Resulullah ve arkadaşlarını hicveden ‘Abdullah b. ez-Zibe’ra, ‘Amr b. el-Âs ve EbûSufyân b. el-Hâris gibi müşrik şairlere karşı etkin bir mücadele örneği verdi. Durumdan hoşnut olan Hz. Peygamber, onu şiir söylemeye teşvik ederek onun hakkında şu duada bulundu: “Ey Allah’ım, onu Ruhu’l-Kuds ile koru, destekle”. Hz. Peygamber, devrin Müslüman şairleri arasında ona özel bir yer vermiştir. “Abdullah b. Ravaha ve Ka’b b. Mâlik ile karşılaştırarak onların sadece söylemekle yetindiklerini, fakat Hassan gibi etkili olamadıklarını ifade etmiştir.
Resulullah’ın ona şöyle dediği rivayet edilir:
أهجُهمفواللهلهجاؤكعليهمأشدمنوقعالسهامفيغلَسالظلام ، أهجهم و معكجبريلروحالقدس ، و ألقَأبابكريعلمكتلكالهَنات.
“Onları hicvet. Yemin ederim ki senin onları hicvetmen zifiri karanlıkta okun isabet etmesinden daha etkilidir. Onları hicvet Zira Cebrail seninle beraberdir EbûBekr’e git, sana onların tarihi vakalarını ve neseplerini anlatsın”
Peygamberimiz hakkında birçok methiye kaleme almıştır. Methiyelerinden yaygın olan iki dizeyi sizinle paylaşmak isterim:
و أحسنمنكلمترقطعيني و أجملمنكلمتلدالنساء
خلقتمبرأمنكلعيب كأنكقدخلقتكماتشاء
“Gözüm senden daha iyisini görmemiştir ve hiçbir kadın senin gibisini doğurmamıştır.
Bütün noksanlardan uzak yaratıldın adeta istediğin gibi yaratıldın”
Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in hilafeti esnasında siyasi bir faaliyeti görülmeyen Hassan’ın Hz. Osman döneminde kabilecilik ruhunun tekrar filizlendiğini görmekteyiz. Hassan, Emevî ailesini Hz. Ali’den üstün tutarak Hz. Osman taraftarı bir hüviyetle siyaset sahnesinde göründü. Hz. Osman öldürüldüğünde Haşim ailesi ve Hz. ‘Ali’yi göstererek şu şiiri okudu:
لتسمعنوشيكافيديارهم اللهأكبرياثاراتعثمانا
ياليتشعريوليتالطيرتخبرني ماكانشأنعليوابنعفانا
Yakında onların diyarında “Allahu Ekber” sözünü işiteceksiniz ey Osman’ın suikastçıları.
Hz. Ali ile Hz. Osman arasındaki hadiseleri keşke bilseydim veya bir kuş bana haber verseydi.
Buraya kadar Ka’b b. Zuheyr ve Hassan b. Sabit gibi şairler üzerinden Peygamberimizin ve dolayısıyla İslam’ın konuya bakışı konusunda bir fikir edindik; Ancak İslam’ın şiire bakışı konusunda üzerinde en çok tartışılan ve en önemli delil olarak gösterilen Kuran-ı Kerim’de Şuara Suresinin 224-227 arası ayetleridir:
وَالشُّعَرَاءيَتَّبِعُهُمُالْغَاوُونَ* أَلَمْتَرَأَنَّهُمْفِيكُلِّوَادٍيَهِيمُونَ *وَأَنَّهُمْيَقُولُونَمَالايَفْعَلُونَ
Şairler (e gelince), onlara da sapıklar uyar. Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?
Konuyla ilgili olarak yapılan birden fazla rivayete göre bu ayetler inince Hz. Peygamber’in önde gelen şairleri olan Abdullah b. Revâha (8/629), Ka‘b b. Mâlik (50-5/670-3) ve Hassân b. Sâbit (55/674), ağlayarak yanına gelmiş ve şöyle demişlerdir:
“Ey Allah’ın resulü! Şüphesiz Allah, şair olduğumuzu bildiği halde bu ayetleri indirdi ve biz helak olduk.”
Bunun üzerine:
إِلاَّالَّذِينَآمَنُواوَعَمِلُواالصَّالِحَاتِوَذَكَرُوااللَّهَكَثِيرًاوَانتَصَرُوامِنبَعْدِمَاظُلِمُواوَسَيَعْلَمُالَّذِينَظَلَمُواأَيَّمُنقَلَبٍيَنقَلِبُونَ
Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah’ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi akıbete döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
“mealindeki ayet inmiş ve Hz. Peygamber, bu ayeti onlara okuyarak: “İşte bu ayette sözü edilenler sizlersiniz” demiştir.
Hassân b. Sâbit, Ka’b b. Mâlik ve Abdullah b. Ravaha hakkında Hz. Peygamber: “
هؤلاءالنفرأشدعلىقريشمننُضحالنَبل
“Bunlar Kureyş üzerinde oktan daha etkilidirler.” demiştir.
Bu ayetlerin tefsiri konusunda esasen bir edebiyat eleştirmeni olan daha sonra tefsir alanına kayan ve bu alanda Fî Zılâli’l-Kur’ân adında kaliteli bir tefsir çalışması yapan SeyyidKutub’un konuyla ilgili söylediklerinden bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
İslam’ın esas karakteri, bütün bir hayatı kucaklamış, hayatta olması muhtemel hadiselere de cevap vermeye hazır bir durumda olmasıdır. İslâm, insanın iç âlemiyle de, dış âlemiyle de ilgili muazzam bir harekettir. İşte İslam’ın bu esaslı vasfı, şairlerin yaratılışına uygun düşmemektedir. Bütün insanların bildiği gibi şairler, çok kere, his âleminde hayaller kurarlar ve bununla iktifa ederler. İslam ise tasavvurların gerçekleşmesini ister ve onun tahakkukuna çalışır.
Bununla beraber İslâm bizatihi şiir sanatlarına karşı çıkmaz. Karşı çıktığı, şiir sanatının takip ettiği yoldur. Arzuları ve hiçbir kayıt altına girmeyen duygular yolu, hakikatleri bırakıp gerçekleşmesi mümkün olmayan ham hayallerle uğraşma yolu.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.