Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Rabbimize gönülden dualar etmeliyiz

    Yapacağımız dualarımız ile Musibet ve belaların defolacağı gibi isteklerimizin de kabul olunacağı bilinen İslami bir gerçektir. Müslüman, sebeplerin yaratılması ve isteklerin hâsıl olması için dua etmek mecburiyetindedir. Duanın da bir usulü, esası ve erkânı vardır. Allah(c.c.)’ı vekil bilip, ona sığınmak, ondan korkmak ve Hulusi kalp ile içinden gelerek dil dökerek sadece Allah (c.c.)’tan istemek esastır. Gizli ve gönülden yapılan dualar daha hayırlıdır. Tövbenin kabulü için de gönülden pişmanlık duyup, yapılan yanlışları terk edip, yanlışlara düşmemek için sabırlı davranmak da en hayırlı olandır.

     Cenab-ı Allah, âyeti kerimelerinde : “Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın. Doğrusu o aşırı gidenleri sevmez” buyurulmuştur. (Araf Sûresi âyet:55)

     “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min Sûresi âyet: 60)

     “(Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”. ( Furkan 77)

     “(Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!” ( Neml Sûresi âyet: 62)

     “Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.” (Bakara Sûresi âyet:186)  buyurulmuştur.

      Rivayete göre bir bedevî Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e; «Rabbimiz yakın mıdır yoksa uzak mıdır? Yakınsa ona fısıltı şeklinde dua edelim, uzaksa bağıralım» demiş, bunun üzerine Bakara Sûresi 186. âyet inmiştir. Allah’ın istediği iman ve itaattir. Allah, iman edip itaat edenlerin dualarını kabul edeceğini vadetmiştir. Gerçek manada iman edip Allah’a kulluk edenlerin duası kabul olunur.

     Dua, gelecek belalara karşı menfaat verir. Kalkanın, ok’a siper olması gibi dua ’da belaya siperdir. Duanın kabulü için en büyük şartlar: Dua ’da, haramları, günah olan şeyleri istememek esastır. Ağzın temiz olması, abdestli ve kıbleye karşı bulunmak, duadan önce sadaka vermek gibi bir hayır yapmak gözyaşı döküp ağlamaktır. Günahlar, duanın kabulüne engel olmaktadır. Bundan dolayı önce tövbe ile bu engeli ortadan kaldırmak için çalışılmalıdır.

     Duanın vakitleri: Seher vakti (yani imsakten evvel) Beş vakit farz namazdan sonra, Cuma saatinde yani eşref saatinde, ezan ile kamet arasında, hatim sonunda, secdede, gafiller arasında, yalnız yerde, kısacası sıkıntımızın olmadığı zamanlarda ve sıkıntılı anlarımızda, uygun olan her yer ve zamanda duayı sürekli olarak yapmalıyız. Dualarımız iç huzur ve mutluluğumuzun temel kaynağıdır. Babanın evladı hakkında, mazlumun zalim hakkında, oruçlunun, âlimin, ilim öğrenenin, hacının, misafirin, ana ve babasını razı eden evladın, tövbe edenin, hastanın, iyi huylunun, yetimin, erkeğine itaat eden Saliha kadının dualarının makbul olduğunu âyet ve hadislerden öğrenmekteyiz.

     Duanın makbul olmamasının sebepleri arasında; haram lokma, zulüm, fuhşiyyat, ana babaya itaatsizlik, Mü’mine dargınlık, dedikodu ve diğer büyük günahları işlemektir. Ancak yoğun bir pişmanlık sonucu Nasuh tövbe edenlerin dualarının da makbul olduğunu da, İslâm’ın ana kaynaklarından öğrenmekteyiz.

     Cenab-ı Allah, her birimize, ibadetleri gereği gibi yapmayı ve sonucunda duaları kabul olmuş, amel-i salih kullarından olmayı nasip eylesin.

Bu yazı toplam 1954 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.