İlhami İnceöz

İlhami İnceöz

SEYYÂR'E 7

SEYYÂR'E

Amele Selim, Kıypık Halil, Berduş Kâmil. Üç sakallı yanık surat, fıldır fıldır, aç atmacanın gözleri gibi altı göz, üç çift keçi kulak, tarla sınırı gibi altı kaş, üç gömük ağız… (Hangi birinin, neyini anlatsın, saysın sizlere bu Osman, ey okur?)

Ter kokan ifritler, durmadı işte, bastılar kahkahayı… Kendi çalıp kendi oynayan bu hergeleler!

Oldubitti sevmez, bunların haykırarak, sağa sola vurarak attıkları kahkahalarını, esprilerini, komikliklerini, berduşluklarını…

Ama çocukluktan kalma dostluk var! Seyyâre'nin vakur sahibi o. Unutmaz, hor görmez, beğenmemezlik edemez, kaldırır her bir şeyiyle dostlarını! Az önce de, kendisine takılmıyorlar mıydı hem? İdare etti yine, dinledi kahkahalarını.

Olmadı işte! Buldu bir yol aklı. Getirdi gözlerine koydu hayalini. Kahkahalarıyla, sokaklarda mutlu mesut gezinen insanları topladı filmlerden, koca İstanbul’un!

Selim’in söylediklerine değince aklı, İstanbul’un bereketini düşündü Osman. (Laf söylendiği gibi silinip gitmiyor çünkü akıldan, ey okur! Kalıyor tortusu kulaklarda. Size de olmaz mı hani hiç?

Osman’ın başından ne çok geçti oysa. Misal, öylesine biri gelse, ‘’kaşlarını mı alıyon len sen, cımbızla?’’ dese, o an işkillenmese bile, sonrasında günlerce gecelerce kaşlarını seyreder aynalarda, vitrin camlarında Osman. Almıyorsa da kanına girer o şeytan, aldırır. Alıyorsa da bir daha alırdı inadına. Sonra bırakırdı da almayı bir süreliğine, söyleyene kızdığından.

‘’Dost musun düşman mı, sana ne benim kaşımdan, kuşumdan?’’ Diye saydıra saydıra…

Bak bir keresinde de, ortaokul sonuydu ihtimâl, babası ile kunduracıdayken, bir önlerinde duran ayakkabılara, bir de onun ayaklarına bakıp, ‘’Osman, kırk iki numara mıydı oğlum senin ayakların, ayakkabın gözüme…Ayakkabın… Gözüme sanki biraz daha büyükmüş gibi göründü de bana!’’, demişti de… Aylarca seyrettiydi garip garip, ayaklarını Osman. Babasının demek istediklerini kendine söylene söylene.

Koca ayaklı mı demek istemişti babası? Bana çekmedin de kime çektin mi diyordu yani? Az ye de büyümesin ayakların, masraf oluyorsun mu demek istemişti? Parası yetmiyor muydu aldığı top ayakkabısına yani, anlayamıyordu. Niye söylerdi ki durduk yere bunu, ya da bunun gibi nicesini, bir baba oğluna? Zaten hiçbirini de, soramadan da gitti ya, rahmetlik! Kaldı bunlar sızı gibi içinde, Osman’ın…)

Tüm bunları bir bir düşünüp ölmüş babasına sanki biraz gocundu. Gocundu yine, seyrettiği, karşısında duran, midesini kaldıran ağızlardan. Attıkları lakayt kahkahalardan sonra bir daha gocundu Osman. Bu ilk olmadığı gibi, son da değildi, biliyordu elbet. Belli etmemek için bunu onlara, kâğıdı, içinden görmekte olduğu hesabın hıncıyla, hep zamanında fırlatıyordu masaya, oynama sırası dönüp ona geldiğinde. Durmadı, içinden söylenmeye devam etti yine:

‘’Ah şu Selim, tarlaya koştuğu öküzden, gene de incedir, bakma sen be Osman! Nerden de bulup sorduysa İstanbul’u? İçine yangın atar gibi. Niye gitmiyormuşum? Sana ne len? Ah, Selim ah! Kaba saba konuşur ama kalbi temizdir, inan temizdir! Temiz midir?

(Hadi len! Temiz imiş, neresi temizse? Hem o da ellerini Köp Nuri’nin yarım sabunlarıyla yıkamıyor mu? O kalp de girmiyor mu len, o kıç kadar odaya, kapmıyor mu oranın mikrobunu? Taa Nevşehir’e, Adana’ya, Niğde’ye karıya, kıza gitmiyor mu? Ağzına içkileri de sürmüyor mu len yaz, kış demeden sarhoş gezmiyor mu? Ruhu mu temiz, bedeni mi? Kime anlatıyon Osman sen? Temizmiş! Temiz olsa Selim, kayınbiraderi Yasin, öldüresiye döver mi len bunu, iki ayda bir, üç ayda bir, altı ayda bir? Yasin nasıl da gıcık oluyor, şeytan görmüş gibi? Haklı mı?

Hatırla Osman, Selim’in Halil’le kum taşımaya gittiklerinde, kantara tartmaya durduklarında, kum tondan eksik gelince, ilk o değil miydi, ‘’az ıslatı verek ya oğlum, kumu, nehre dönmeye ne gerek var, bir ton gelir o zaman, hatta daha da ağır gelir diyen, bunu da gelip sana övüne övüne anlatan?

(devam edecek...)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlhami İnceöz Arşivi