Hem, Hasandağı'na oduna gider Halil’in motoruyla, doldurur gelir yaz günü ıslak, ayçiçeğine, iğdeye, buğdaya, pancara gider aynı motorla, kuru yükler, getirir götürür ıslak ıslak. Tarladan kaptığı patatesler, soğanlar kurumadan kabzımala gider, ıslak, toprağıylan, taşıylan, çamuruylan, gene aynı mavi kasalı o motorla, yalan mı? (Osman, kendisine sordu bunları, ey okur! Karışma sen, allasen!) Yalan değil!

Düşünür müymüş hiç, bir eksik helal mi, bir fazlası haram mı diye?

Gidinin Osman ne yapsın, aslında ondan, yani Selim’den başka en yakın arkadaşım yok! Desin ya! İyidir ama bazen de hiç katlanamıyor insan be! Olsun be aman! Desene Osman… Desene!

Güngörmüş’lerin Ömer Dayı, caminin kapısının önündeki oturakta kimi yakalamışsa; bir yandan enfiyesini burnuna çekerken, bir yandan kehribar tespihini sayarken, öte yandan da yıllardır neyi anlatır durur?

‘’Kul hakkı yenmez akraba! Yenmez diyor tüm peygamberler!’’

Hatta okumuşmuş, İncil’de bile yazarmış kul hakkı yemeyecen konusunda, Sezar’ın hakkı, Sezar’a denmiş. Yiğidi öldür ama hakkını yeme demiş! Demiş ama Selim için dememişler işte Osman!

İstanbul’u düşünme Osman! Unut!

Ulen ya şu hem Kaypak hem Kıypık Halil? Babasının köyden, şehirden, tarlalarını, kayınpederinin sığırlarını, keçilerini, koyunlarını sata sata, yiye yiye bitiremedi. Sonunda bir motor aldı, ona da kendi binmez, el biner, göç taşır, yük taşır, el onla çalışır, o hâlâ kahvede oyunla vakit öldürür. Ulen ne rahat adamlar arkadaş bunlar ya! Biraz olsun çalış be hırt adam! Şu garip Osman'la mı kafa buluyon bir de kalkıp? Selim ile ortak olup? Doğruya ben de, kime soruyom? Hey Allah’ım ya, delleniyon Osman? Ben de, itin köpeğin maskarası, tavuğun darısı, kedinin makarası...

(Böyle derler herkesin kendisine bulaşa durdukları için, bizim buralarda, ey okur! Sırf Osman’ı anlatsın diye değil, aslında Halil ile Selim’den de çok, Kâmil’i mimler bu söz. Ama neyse! Maskara, her yerde aynı maskara!)

Gidinin Maskara Osman’ı işte! İstanbul’a gitsem de kurtulamam. Gitsem mi Osman, Selim’e uyup, her bişeyi bırakıp?

(devam edecek)