Su, Toprak, Tarım ve Helal Gıdanın Önemi
Allah (c.c.) önce suyu, sonra nebatatı, daha sonra hayvanatı ve nihayetinde eşref-i mahlukat olan halife olarak gönderilen insanı yaratmıştır. İlk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem (a.s.) su ve topraktan yaratılmıştır. Âyet-i Kerimelerde yaratılış keyfiyetinin muhtelif şeklilerde tasvir edildiğini görmekteyiz. Kur’an-ı Kerîm de ilk insan Hz. Adem (a.s.)’ın yaratılışının tasvir edildiği ifadelerden bazılarını aktarmak istiyorum; Su (mâ’), toprak (türâb), çamur (tîn), akışkan veya süzme çamur (sülâle min tîn), yapışkan çamur (tîn lâzib), kurumuş çamur (sâlsâl).
Allah (c.c.) tarafından yaratılan insan, ihtiyaçlarına göre önceleri suhuf şeklinde küçük, sonrasında ise daha kapsamlı büyük ilâhi kitaplara muhatap olmuştur. Dünyaya imtihan edilmek üzere gönderilen insana irade-i cüziye verilmiştir. Akıl gibi çok özel, önemli bir nimetle donatılmış, inanıp inanmama hususunda hür bırakılmış ancak uyulması gereken emirler, kaçınılması gereken yasaklar ilk insan ile başlamış ve kıyamete kadar devam edecek şekilde İslam dini ile zenginleştirilmiştir. Hak ve batıl, iyi ve kötü mücadelesi ilk insanla başlamış kıyamete kadarda devam edecektir. Su ve toprak karışımından yaratılan Hz. Adem (a.s.)’a Allah (c.c.) peygamberlik görevi vermiş, eşyanın isimlerini öğretmiştir. Hz. Adem (a.s.) tarım, ziraat ile uğraşıp toprağı işleyip buğday v.b. ürünleri ekip kaldırarak alın teri ile helâl gıdayı temin etmiştir. İnsanlık ilk önce tarımla başlamış; tahıl, sebze ve meyveler yetiştirilmiş olup ayrıca yenilmesi helâl olan hayvanlarla da beslenmişlerdir. Tarım ve hayvancılık ile uğraşıp asli özellikleri bozulmadan organik yapıları korunarak devam edilmesine rağmen zaman zaman kendi ihtiras ve çıkarları yüzünden insanoğlu tohumların genetiğini değiştirmiş, bitkilere atılan kimyasallar sonucunda da bir takım sıkıntılar kaçınılmaz bir şekilde oluşmuştur. Problemleri tespit ederek, çözümü konusunda çalışmalar yapma zarureti doğmuştur.
Tarım ve gıdalarımız ne kadar organik, asli özelliklerine uygun olursa insanımızda o kadar sağlıklı olur. Su, toprak, tarım ve helâl gıdanın önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Tarım ve hayvancılık alanında olduğu gibi tabii ki teknolojik, sanayi alanında da çok önemli çalışmalar yapmak zorundayız. Ancak insanların aç olduğu bir dünyada üretilen, telefon, bilgisayar, uçak v.b. işimizi kolaylaştıran iletişim, ulaşım araçlarının bir önemi olur mu? Tabi ki olmaz. Meşru alanda üretimlerimizi artırmalıyız. Tarım ve hayvancılıktaki ayrıcalığımızı koruyup zenginleştirip geliştirmeli ayrıca teknolojik gelişmelerden de uzak kalmamalıyız. Savunma sanayi alanında da öncü olmak zorundayız. Endüstri 4,0, hatta 5,0’ı, yapay zekayı v.b. alanlarda öncülükleri biz Müslümanlar yapmalıyız. Çünkü dün en önde biz koşuyor öncü ve güzel örnek oluyorduk. ilk emri ‘Oku’ diye başlayan, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?, Kadın ve erkeğe beşikten mezara kadar ilim farzdır, İlim Çin de bile olsa alınız diyen İslam’ı din olarak benimsemiş olan biz Müslümanlar, her alanda israftan sakınarak üretimlerimizi artırmak zorundayız. Allah (c.c.) bu dünyadaki başarıyı çalışmaya bağlamıştır. Çalışan hangi inançtan olursa olsun mutlaka başarılı olur. Ebedi alemde başarılı olmak için de İslam’ın din olarak kabul edip emrettiklerini yapıp yasaklarından kaçınmakla mümkündür. Âyet-i kerîme ve hadis-i şeriflerde iki tip insandan bahsedebilmektedir. Biri yalnız dünyayı isteyen, diğeri de hem dünyanın hem de ahiretin iyiliklerini isteyen insan tipinden söz edilmektedir. Biz Müslümanlar hak, adalet, iyilik tarafında olup her meşru alanda üreterek başarılı olmak zorundayız. Dinimiz İslâm’a göre; Helâl kazanç ve Helâl lokmanın Önemi çok büyüktür. Yapacağımız bütün ibadetlerin makbul olmasının en temel ve vazgeçilmez şartı alın teri ile helâl yoldan kazanılan, helâl lokmadır. Müslüman, tamahkâr olmadan, helâl yoldan kazandıkları ile iktifa edip, ibadet ve taatlarını emredilen şekilde yapmalıdır. Allah (c.c.)’tan bol, bereketli helâl kazanç istemeliyiz. Helâl lokmayı temin etmek içinde elimizden geldiğince çalışmalıyız. Duâlarımızı hem fiili hem de kavli olarak yapmalıyız.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 3 milyar insan sağlıklı besinlere ulaşma zorluğu, 690 milyondan fazla insan açlık çekiyor. 130 milyonu aşkın insan kronik açlıkla yaşıyor. Açlığa bağlı ölümler giderek artarken dünya genelinde 931 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Yere düşen bir ekmek parçasına gösterdiğimiz saygıyı her gün çöplere atılan milyonlarca ekmeğe de gösterdiğimiz zaman bir şeyler değişmeye başlayacak. Topraktaki elementler, toprağa atılan tohum, bereket için yağan yağmur, gelişen, çimlenen bitkilerin üzerine her sabah umutla doğan güneş, akarsular, denizler, balıklar, sütünden, derisinden ve etinden faydalandığımız hayvanlar bizlere Allah (c.c.)’ın bir lütfudur. Saydıklarımızın hepsi tekrar eden bir döngü içerisinde yaşamımızı sürdürmemiz için kusursuz bir şekilde işliyor. Bu nimetlerin değerini bilmez ve bilinçsizce israf ederek tüketmeye devam edersek kaynaklarımızın bizlere yetmeyeceği aşikardır. ‘Çok geç olmadan, ekinimizi ve neslimizi heba etmemek için gayret göstermeliyiz.’
Tahminlere göre 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 3’te 2’si şehirlerde yaşayacak. Kırsal yaşamdan uzaklaşan dünyada 10 milyarı aşan nüfusa yetecek besini ve yaşamsal ihtiyaçları karşılamak için tarımsal üretimin %70 arttırılması gerekiyor. Şehirlerde azalan tarım alanları ve iklim değişikliği nedeniyle ülkelerin üzerindeki baskı giderek artıyor. Gelecekte bizleri bekleyen kıtlığı ve açlığı önlemek için geç olmadan düşünmek, acilen harekete geçmek zorundayız. Topraklarımıza daha çok sahip çıkıp daha çok faydalanmamız gerekiyor. 78 milyon hektar yüzölçümüne sahip olan Türkiye 22.9 milyon hektar orman, 14.6 milyon hektar mera ve çayır, 23. 1 milyon hektar tarım alanına sahip. Nüfusunun %78’i büyükşehirlerde yaşıyor. Tarım alanlarının yaklaşık %60’ı büyükşehir belediyelerinin sınırları içerisinde. Bu veriler ışığında büyükşehirlere tarımsal kalkınmada büyük bir rol düşüyor.
Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği’nin kurulması, tüzüğünün hazırlanması toplantısına; Ukrayna, Afganistan, Bosna-Hersek, Tacikistan, Sudan, Azerbaycan, Kenya, Irak ve Filistin Ülkeleri ile Türkiye’mizdeki 13 Büyükşehir Belediyesi temsilcilerinin katılımı sonucunda kuruluş kararı alınmıştır. Akabinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından merkezi Konya olmak üzere Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği kurulmasına izin verilmiştir. Bu izin sonrası 13 Büyükşehir Belediyesi Başkanları bir araya gelerek genel kurulunu yapmış Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Uğur İbrahim ALTAY Bey’i Başkan olarak seçmişlerdir.
Tarım şehri olduğu kadar Sanayi şehri de olan Konya’mızda; (AGRICITIES) Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği’nin kurulması gerçekten çok önemlidir. Öncelikle bu birliğin tanıtımı, üye sayılarının artırılması gerekir. Sonrasında; kuraklık, iklim değişikliği, çevre, güvenli temiz helâl gıdaya ulaşma ve sıfır atık konularında bütün insanlığın bilgilendirilip şuurlu hale getirilerek her alanda çok önemli başarılı sonuçların alınmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Mesela: Büyük baş hayvanlarının soyunu yok edip yapay et üretme arzusunda olan hainlere izin verilmeyip, gıdaların genetiğinin korunması v.b. alanlarda çok hayırlı işler yapılmalı, bu alanlarda AR-GE yapanlara destek olunmalıdır.
Öncelikle Belediyeler acilen üye olmalı, insanlık vasfını kaybetmeyen herkes bu hayırlı birliğe destek vermelidir. Birlik; kurumsal yapısıyla elde ettiği verileri, gelişen iletişim, teknolojik imkanlardan faydalanarak var olan güzellikleri, projeleri karşılıklı olarak üyeleri arasında paylaşıp eğitim seminerleri ile doğru bilgilendirerek toprağı en verimli işleyip gıdaları kısa sürede en verimli üretmeye çalışmalıdırlar. Çok özel ve güzel projeler ödüllendirilip teşvik edilmelidir. Birliğin kurulmasında emeği geçenlere kalb-i şükranlarımı sunarım. Hayırlı hizmetlere vesile olunacağına olan inancımı gönülden belirtir, sıhhat ve afiyetler dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.