İlhami İnceöz

İlhami İnceöz

Sultanhanı’ndan, Celâl Bayar’ı Ve Adnan Menderes’i Görmüş Telgraf

Sultanhanı’ndan, Celâl Bayar’ı Ve Adnan Menderes’i Görmüş Telgraf (1950)

Cumhuriyet Arşivlerinde Aksaray’a dair çok fazla veya önemli vesikalar bulunmaz. Bazı önemli ya da kıymetli belgeler de çoğunlukla başka bir konuyla alakalı belge, dilekçe yahut rapora iliştirilmiş ek belgeler olarak görünür. Ondan da kimsenin haberi olmaz. Cumhuriyet arşivlerine girerseniz, Aksaray hakkında birkaç kelimeyle yaptığınız aramalarda önünüze gelen belgelerden çoğu rapor ya da devlet kayıtlarına girmiş telgraflardan ibarettir. Bunlar da Chp devrinde parti teşkilatının kendi içerisinde yaptığı yazışmalara dayanır. Ya da halk ile devlet arasındaki mektup ya da telgraf gibi yazışmalardır. İşte bunlardan biri olan bu telgrafın anlattığı ya da bu telgraftan anlayabileceklerimiz şöyledir:

22 Mayıs 1950 tarihinde asker kökenli olmayan ilk Cumhurbaşkanı payesini alarak, Cumhurbaşkanlığı görevine başlayan Celâl Bayar, yaklaşık iki buçuk ay sonra, 4 Ağustos 1950 tarihinde, o vakitler Konya’nın bir kazası olan Aksaray-Sultanhanı’ndan çekilmiş bir telgraf alır.

‘’Sayın Celâl Bayar, Cumhurbaşkanı’’ hitabıyla açılan telgrafta, Cumhurbaşkanı ibaresinin devamına bir de, Yalova’da olması münasebetiyle ‘’Yalova-takiben’’ notunun kondurulması da ihmal edilmez.

O telgrafın, Atatürk’ün, ‘’Köylü, milletin efendisidir!’’ deyişini akıllara getiren, bir Cumhurbaşkanı’na, sanki bir Cumhurbaşkanı’ndan daha üst makamdan haykıran bir sesle, gözü kara ve sinirli bir ağızdan dökülen yakınışların ilk cümlesi şudur: ‘’Türk gençlerinin karakollarda dövüldüğünü görmüştük.’’

Bu cümlenin bahsettiği dönem son on yıldır (1940-1950). Yorgun ve baskın CHP’li Tek Parti dönemi, önce kendi bünyesinden muhalefete geçmiş ve sonra eski partisini seçimlerde devirmiş Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile Başbakan Adnan Menderes’in seçim zaferi sayesinde, artık sona gelmişti. ‘’Türk gençlerinin karakollarda dövüldüğünü görmüştük’’ tespiti, ülkenin her yanında meydana gelen büyüklü-küçüklü tek parti dönemi kargaşalıklarının şahidi ve ortak çığlığı gibidir. Ve bu cümleyi elindeki telgrafta okuyan kişi de, bu döneme bizzat tek parti sayesinde şahitlik edenlerden Celâl Bayar’ın tâ kendisidir. Halkla iç içe olmakta gördüğü saygı, sempati ve tecrübe, onun, devlet ve siyaset kurumunun halk nazarına yeniden inmesini ve yeniden halkla buluşmasını mümkün kılan kişi olmasını sağlamıştır. Bu yüzden halktan duyduğu ya da duyacağı kılıç ağzı sözlere de, sonunda zaferle çıkacağı seçimler öncesinden, sevinç ve heyecan ile karşılandığı halk mitinglerinden dolayı o dönemlerde, zaten yabancı da değildir. Ama bu ilk cümle kendisini, geride bıraktığı parti grubunun yanlış politikalarının gölgesine ithamla, tekrar davet etmektedir.

CHP tek parti cürümlerinden, yeni kurdukları DP’ye geçerek eski tek partinin baskıcı ve halktan kopuk, duyarsız, yanlış politika ve davranışlarından sıyrılıp halkla buluşan taze Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’a ‘’şimdi’’den şöyle seslenir telgraf: ‘’Türk gençlerinin karakollarda dövüldüğünü görmüştük. Fakat 75 yaşlı haccülharemeyinlerin dövüldüğü pek görülmemişti.’’ (Hac vazifesini tamamlayıp, Peygamberin kabrini de ziyaret eden Hacılara Haccülharemeyn denir.)

Bayar, geride bıraktığı eski partisinden dolayı ilkinin ithamlarından kurtulsa, ikinci cümledeki ithamdan dolayı yine, bu kez yeni partisinin seçimler öncesi halka verdiği vaatlerin gölgesinde, zan altında kalmaktadır. Telgraf, her zorlukta halkın yanında olma sözü veren Celâl Bayar’a, adeta ‘’CHP duyarsızlıkları yeni parti ve yeni yönetimle son bulacaktı, peki öyleyse, Tek parti döneminde bile görülmemiş bir zulüm, sizin döneminizde başımıza nasıl gelir’’, demeye getirmektedir.

Telgrafı, 75 yaşındaki dedesi Hacı Mustafa’nın bilgeliğinde yazdırıp, henüz 20 yaşındayken korkusuzca, gözü pek bir yetişkin ağzında, Cumhurbaşkanı’na maruzat bildirmekten öte, ona tüm siyasi hayatının halk şikayetlerini dem dem göz önüne getiren üç cümleyle -neredeyse fırça kayıp- yardım istemekte olan kişi Sultanhanılı Ali Ağırlar’dır. Ve fuzuli yere yediği dayağı da geçmiş, hala da Halk partisi memurları elinde ezilmeye devam eden hali için taze Cumhurbaşkanı’ndan acil imdad ve yardım beklemektedir:

‘’Aksaray Sultanhanı Jandarma Gedikli Üstçavuşu tarafından fuzuli olarak 75 yaşındaki dedem Hacı Mustafa ile 20 yaşındaki ben Ali Ağırlar bi günah temiz bir sopa yedik hala Halk Partisi memurları elinde ezilmekteyiz. İmdadımıza, feryadımıza yetişin. Sultanhanı köyünden olup Aksaray’da Kalaycı İmam Hüseyin Yıldırım yanında Ali Ağırlar’’

Cumhurbaşkanlığı, Bayar’ın, telgrafta şikayet edilen bu tür hadiselerin önlenmesine ne derece önem verdiklerini hatırlatmak suretiyle, Ali Ağırlar’ın telgrafının suretini de iliştirerek, halkın bu tür mevzulardan ne kadar bezgin, bıkkın, dertli olduğunun bilincinde olaraktan, telgraftaki konuya önem verilerek benzerinin yahut tekrarının yaşanmaması için gerekli incelemelerin yapılmasını, icab eden tedbirlerin alınmasını ve uygulanmasını, yine Ali Ağırlar hakkındaki neticenin kendilerine de iletilmesini derin saygıyla Başbakan Adnan Menderes’e, (Yalova Kaplıcaları 7 Ağustos 1950) bir yazıyla eriştirir.

Böylelikle, 4 Ağustos’ta Ali Ağırlar’ın yolladığı 62 numaralı bezgin ve kızgın telgraf, erişmesinden üç gün sonra, tarihimizde Cumhuriyetin ilk sivil Cumhurbaşkanı ve Türkiye’nin de en yaşlı politikacısı olarak vefat edecek olan Celâl Bayar’ı görmüş bulunduktan sonra, kendisini yazan kişiye yardım eli uzatacak olan Başbakan Adnan Menderes’le tanışmak üzere 7 Ağustos 1950 tarihinde, Yalova’ya havale edilir.

Kaynak:

DABCA, 30.01.0.0/ 41-242-11/ 4 Ağustos 1950 tarihli, Konya-Aksaray'da Ali Ağırlar'ın, karakollarda genç ve yaşlıların dövüldüğünden bahisle, bunlara karşı tedbirler alınması dileğine dair Cumhurbaşkanına telgrafı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlhami İnceöz Arşivi