Ömer Lütfi Ersöz

Ömer Lütfi Ersöz

Muhammed-ül emin, alemlere rahmet hz. Muhammed (s.a.s.)

Muhammed-ül emin, alemlere rahmet hz. Muhammed (s.a.s.)

 Dünya ya teşriflerinden bu güne kadar 1442 sene geçmiştir. Bu sene-i devriyesinde her zaman olduğu gibi O’nu yeniden anmanın hazzını ve şerefini yaşamaktayız. 14–20 Nisan tarihleri arasında Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri yoğun olarak devam etmektedir. Bu etkinlikler vesilesi ile Efendimiz (s.a.s.)’in hayatını en güzel bir şekilde öğrenmeliyiz. Bu öğrendiğimiz güzellikleri hayatımızın her döneminde, davranışlarımızla tezyin etmeliyiz. Muhammedül Emin, Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin örnek ahlâkını ve hayatını öğrenerek hayatımızı O’nun gösterdiği doğrultuda yaşamalıyız.

Sağnak nûr yağmurları, inerken yedi kattan,

O gece, Sendin gelen, ezel kadar uzaktan,

Melekler, her zerreye, müjde verirken Hakk'tan;

O gece, Sendin gelen, Ya Hazreti Muhammed.  Cengiz NUMAOĞLU

Peygamberimiz Hz Muhammed’in örnek hayatını tam ve doğru olarak öğrenip, O’na uygun bir hayat yaşamalıyız. Kendimiz okuduğumuz gibi evlatlarımıza, yakınlarımıza Peygamberimiz(s.a.s.)’in hayatı ile ilgili en az bir eseri okutmalıyız.. Öğrendiğimiz bilgilerimize uygun olarak da hayatımızı yaşamalıyız.

Ayet-i Kerimelerde:“(Resulüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ Sûresi âyet:107)”

“ And olsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab Suresi ayet:21) buyrulmuştur.

Son dönemlerde bize Kuran yeter diyerek Sünnete düşman olan, Sünnet’i devre dışı bırakmaya çalışan zavallılar türedi. Kuranı Kerimde beş vakit namazdan bahsedilmekte olup, kaç rekat ve nasıl kılınacağını ise Sünnet’ten öğrenmekteyiz. Sünnet’i devre dışı bıraktığınızda namaz gibi en önemli bir ibadeti yerine getirme imkanından insanları mahrum bırakırsınız. Buna hakkınızda yetkinizde yoktur. Tabiri caizse Kuran-ı Kerim İslam’ın anayasasıdır. Sünnette yasaları hükmündedir. Mütevatir, meşhur v.b. Hadisleri görmemezlikten gelemeyiz. Sünnet hükümleri tabi ki Kuran hükümlerine aykırı olamaz. Kuranla çelişen zayıf ve Mevzu (uydurma) hadisler bellidir. Bunları iyi bilerek Müslümanların bilgilendirilmesi sağlanmalı, İslam, ana kaynaklarına uygun olarak yaşanmalıdır. Peygamber ve Sünnet düşmanlığı da asla yapılmamalıdır.

Muhammedül Emin,  Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) bir günlüğüne de olsa evimize misafir gelse, çok sevinip, mutlu olmakla beraber, sıkıntıya gireceğimizde aşikârdır. İbadet ve taâtimiz ile, her günkü yaklaşımımız içinde, aynen diğer günlerde yaptığımız alışkanlıkları devam ettirebilir miyiz? Elbette ettiremeyiz. Sonucunda çok sıkıntı çekip, utanacağımız durumlar kendini gösterecektir diye düşünüyorum.

Alemlere nur, huzur ve sürur getiren o yüce önderimiz, Hz. Muhammed (s.a.s.) ile beraber olduğumuz anda saatlerce TV karşısında diziden diziye geçip izleyebilir miyiz? Konuşmalarımızdaki gıybet, dedikodu v.b. yanlışları aynen yapabilir miyiz? İbadetlerimizi bu birliktelik anında terk edebilir miyiz? Kısacası hayatımızda var olduğunu bildiğimiz yanlışlara yüzümüz kızarmadan devam edebilir miyiz? Yapılan yanlışlardan bahsedebilir miyiz? Müslümanların, faiz, içki, kumar v.b. haramların içine düştüğünü söyleyebilir miyiz?

Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Bize düşen, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) her birimizin evine sanki her gün misafir gelmiş gibi davranıp, yaşayışımıza, söz, eylem ve davranışımıza her an, her zaman dikkat etmek olmalıdır. Bizler Efendimiz(a.s.)’ın Sünnetini en iyi bir şekilde yaşayalım ki, O bize misafir gelmeden öncelikli olarak evlerimizde, gönül rahatlığı ve huzuru ile biz O’nu misafir edelim.

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.) Efendimiz, sözüyle, özüyle bizlere en güzel örnek olmuş büyük bir şahsiyettir. Çocukluk döneminde bile dürüstlük, güvenilirlik ve olması gereken tüm olumlu vasıflara sahip olmuştur. Müşrikler tarafından bile “Muhammed-ül Emin” olarak anılmıştır. Dost, düşman herkes O’nun bu güzel özelliklerle dopdolu olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.

Bizlerde hayatımızın her döneminde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’i örnek almalıyız. O’na tabii olmalıyız.

Kuran ve Sünnete uygun hayat yaşamalıyız. Kısacası; Allah ve Resulünün emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmalıyız. Kuran’ı Kerimi en iyi anlayan ve yorumlayan kişi muhakkak ki Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) dir. O kendi nefsinden, heva ve hevesinden konuşmaz, vahiyle konuşurdu. Vahiy olmadığı hususlarda şahsi görüşlerini ifade eder, yapılan istişarelerde sahabelerin ileri sürdüğü görüşlerin de kabul gördüğü ve uygulandığı olmuştur. Hendek savaşı öncesi yapılan istişarede olduğu gibi Selmani Farisinin önerisini kabul edip, hendek kazılarak O’nun gerisinden savunma yapılmıştır. Ben Peygamberim ben ne dersem o olur dememiştir. Bu gerçekleri de çok iyi bilmeliyiz.

Mahşer günü mahcup olmamak için, imtihanda olduğumuz dünya hayatını çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu güne kadar ki yaptığımız hataları ve yanlışları kesinlikle zaman kaybetmeden terk etmeliyiz. Nefsimizle yapacağımız hesaplaşma sonucu büyük bir pişmanlıkla ve nasuh bir tövbe ile kulluk görevimizi bundan sonra en iyi bir şekilde yapabiliriz. İmtihanda olduğumuzu unutmamalıyız. Ölüm gelmeden, Allah (c.c.) rızasını kazanmalı, Hz. Muhammed (s.a.s.) in hayatını kendimize rehber edinmeliyiz.

Bu şuur ve idrak içerisinde hayatımızın geri kalan kısmını değerlendirirsek gerçek manada kazananlardan oluruz. Çünkü, dünya hayatı ahiretin tarlasıdır. Dünya hayatında ne ekersek, ahirette onu bulacağız. Bu dünya hayatında iyiliklerle dolu bir hayat yaşayanların gerçek alemde cezaya çarptırılmaları mümkün değildir. Onlar gerçek anlamda nimetlere kavuşacaklardır. Yanlış hayat yaşayanlar da yaptıkları yanlışların bedelini ceza olarak göreceklerdir. Mahşerde, hesap günü mahcup olmak istemiyorsak, hayatımızı Kuran ve Sünnete uygun yaşamalıyız. Ailemizi ve evlatlarımızı her türlü kötülüklerden uzak tutmalıyız. Nesillerimizden Allah (c.c.)’a ibadet ve itaât edecek nesillerin gelmesi için duada bulunmalıyız. Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.)’ e gerçek Ümmet olduğumuzu, O’nun Sünnetine sarılarak göstermeliyiz ki, bir günlüğüne de olsa misafirimiz olarak geldiğinde mahcup olmayalım, gerçek âlemde kurtuluşa erenlerden olalım.

Sözler Peygamberimi’ i anmaktan ve övmekten acizdir. Biz Peygamberimiz Hz. Muhammed’ten bahsederek O’nu övmüş olmuyoruz. O zaten Allah (c.c.) tarafından övülmüştür. Sözlerimize O’nun ismini katarak Allah’ın Rızasına ulaşmak istiyoruz. Her birimizin bu güzelliğe erişmesi, duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Lütfi Ersöz Arşivi