Mehmet Emin Parlaktürk

Mehmet Emin Parlaktürk

Vefatının 44. yıldönümünde Bozkırlı Mustafa Efendi

Halk arasında “Ayaklı kütüphane” olarak bilinen Bozkırlı Mustafa Efendi (1916-1979), son dönemde yetişen Konya’nın en önemli âlimlerdendi. Pek çok dinî mesele hakkında verdiği sıra dışı fetvalar, onu Konya dışında da tanınır kılmıştı. İlmi derinliği ve fıkhi müktesebatı sebebiyle bazen Diyanet İsleri Başkanlığı’nın da görüş aldığı, fetvasına başvurduğu bir fakihti. İlk hocaları, İcazet sahibi Çatlı Ali Efendi, Müftü Ali Rıza Efendi, Ahırlılı Tevfik Bilge Efendi ve Müftü Akşehirli Ahmet Efendidir. İstanbul’a gittiğinde de, Dağıstanlı Bekir Haki Efendi ve Yeraltı Camii İmamı Üsküdarlı Ali Efendi’nin rahle-i tedrisinde bulundu.

Bozkırlı Hoca, uzun yıllar Konya Müftülüğünün fetva işerini yürüttü. Fetva açısından adeta tek müracaat kaynağı idi. Diğer Müftüler gibi Tahir Büyükkörükçü de Müftülük yaptığı yıllarda kendisine fetva için başvuranlara: “Bu konuda hüküm şöyledir fakat siz bir de Bozkırlı Mustafa Efendi’ye sorunuz” diyerek müsteftileri ona yönlendirirdi.

Zengin bir kütüphaneye sahip olan Mustafa Hoca, zaruret olmadıkça evinden çıkmaz, gece gündüz kitaplarıyla meşgul olurdu. O kadar ki, “Kendisini 1975-1979 arasında uzun zaman evinde dinleme ve istifade etme fırsatım oldu” diyen Mahmut Toptaş: “Bir gün onu Karaman’a davet ettiğimde ‘Olmaz, bak görüyorsun akşama kadar ve de gece fetva sormak için gelenleri geri çevirmemek için ben Konya’dan ayrılamam’ demişti” diye anlatır.

Bozkırlı Mustafa Efendi, vaaz görevi için evden çıktığında sadece belli kitapçılara uğrar, yeni çıkan Arapça kitapları takip eder, olmayanları alırdı. Hayrettin Karaman hatıratında bu özelliğine değinerek ona “kitap kurdu” demiştir. Evine götürdüğü kitapları hanımından çekindiği için saklayarak odasına çıkarırdı. Kendisine: “Aldığın bu kitapları okuyor musun?” dendiğinde: “Ben aldığım kitabi okumadan kitaplığıma yerleştirmem” demiştir. Gerçekten de sehpasının üzerinde irili ufaklı onlarca kitap her zaman bulunurdu. Mustafa Efendi, eve gelip kendisinden fetva soranlara, cevabını bildiği hâlde hemen cevap vermez, kütüphanesinden çıkardığı kitabın ilgili bölümü açıp genişçe izah ederek cevaplar, karşısındakiler de bu fetvadan mutmain ayrılırdı.

Bozkırlı hiç kitap yazmamıştır. “Niçin kitap yazmıyorsunuz?” diyenlere: “Şimdiye kadar bunca eser yazılmış, bunları okuyalım yeter!“ demiştir. Yetiştirdiği pek çok öğrenci arasında Kayserili Hafız Halit, Çorumlu Vaiz Hacı Ahmed Efendi, ikisi de imam olan kardeşleri Mehmet ve Ali Efendiler, emekli astsubay Refik Kayaalp, Prof.Dr.Ali Osman Koçkuzu, Vaiz Mustafa Uysal, Vaiz Mahmut Toptaş sayılabilir. Kahire Ezher ve Karaçi Üniversitesi mezunu Mustafa Akdedeoğulları kendisine sıkça gelir, ilmi musahabelerde bulunurdu. Dr. Hüseyin Küçükkalay da Bozkırlı Hoca’nın yanına uğrar, önemli konuları müzakere eder, ayrılırken de her defasında elini öpmeye çalışırdı, ancak Hoca elini öptürmezdi. Bir defasında yine elini sıkıca tutmuş, bu kez mutlaka öpmek istediğini ısrarla sürdürerek Hocanın elini öpmeyi başarmıştı.

Mustafa Efendi, programlı çalışır, dersleri düzenli yapardı. Pazartesi Kapı Camii’nde fıkıh, Çarşamba Aziziye Camii’nde Tefsir ve Pazar günü de Tahtatepen Camii’nde hadis dersleri verir, Osmanlı’daki “kürsü vaizliği” sistemini uygulardı. Bidatlara karşı son derece hassas idi. İnsanları okumaya teşvik eder, cehaletin sapıklığa götüreceğini söylerdi. Gece ibadetini aksatmaz, Pazartesi ve Perşembe günleri oruçlu olurdu. Hiç boş vakit geçirmez, aile içinde dahi mâlâyâni konuşmalara fırsat vermezdi.

Kalfa namıyla maruf Abdullah Okur Hoca, şahit olduğu bir olayı şöyle anlatır: “Konya Yüksek İslam Enstitüsü açıldığında Prof. Dr. Muhammed Hamidullah Konya’ya gelmişti. Okulu ve hocaları ziyaretten sonra, Konya’da başka ilim adamları ve din âlimleri varsa onları da ziyaret etmek istediğini söyleyince bir-kaç kişi ziyaret edildi. Son olarak bir de ‘Bozkırlı Hocaya gidelim’ dendi. O ana kadar ziyaretlerden pek de aradığını bulamadığı anlaşılan Hamidullah ister istemez oraya da katıldı. Diğerlerine göre uzunca süren bu son görüşmeden ayrıldıktan sonra Hamidullah'ın kendisini gezdiren heyete söylediği şu sözü hiç unutmuyorum: ‘Burada böyle bir âlim vardı da, siz niye beni başka yerlerde dolaştırıp durdunuz? Yazık, önceki vakitler zayi oldu!’ demiştir.”

Bozkırlı Mustafa Efendi çok zeki, hazır cevap ve fıkhi meseleleri çözmede son derecede mahirdi. Verdiği sayısız fetvalara örnek olarak şöyle bir olay anlatılır: Bir kız babası damat adayına fena halde kızmış: “Ben bu adama kız vermem, verirsem şart olsun” diyerek nikâhı üzerine yemin etmişti. Kız babasının dışındaki aile fertleriyle nişanlı gençler ise, bu evliliği şiddetle istemektedirler. Yapılan bu büyük yemini çözmek üzere gittikleri her yerden eli boş dönen aile fertleri, en sonunda Bozkırlı Mustafa Efendi’ye giderek meseleyi danışırlar. Hocanın verdiği cevap sudur: “Evladım, şart eden babayı başka bir eve götürün. Onu orada oyalarken siz de gelini ev halkının elinden alarak damat evine götürün. Böylece gelin kızı babası vermiş olmaz, annesi veya evdeki yakınları vermiş olur.” Bu cevap üzerine taraflar büyük bir sevinç içinde hocaya dua ederek giderler. Hocanın müşkülleri çözen buna benzer pek çok fetvaları vardır.

63 yaşında vefat eden Bozkırlı Hocanın binlerce ciltlik birbirinden değerli kitaplarına Konya Belediyesi sahip çıkmış ve Koyunoğlu Kütüphanesine kazandırmıştır. Vefatında sala verilmesini istemediği halde cenazesine binlerce Konyalı katılmış ve 30 Eylül 1979 tarihinde Üçler Mezarlığına defnedilmiştir. Allah rahmet eylesin.

Bu yazı toplam 253 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.